29 Kasım 2009 Pazar

ABDÜLMECİT



















Geçen gün okuyup bitirdim Hıfzı Topuz'un Abdülmecit adlı kitabını.Tanıtımı televizyonda görmüş ve işim dolayısıyla oldukça ilgilenmiştim kitapla.Biliyorsunuz Dolmabahçe Sarayı'nda çalışıyorum ve sarayı yaptıran padişah da Sultan Abdülmecit.Bu nedenle kitabı alınacaklar listeme ekledim ve Tüyap Kitap Fuarı'na gittiğimde aldım.

Bu işe başladığımdan beri, zaten severek okuduğum tarihi kitaplara daha da ilgi duydum ve sık sık değişik tarihi kitaplar alıp okumaya başladım.Hem beni bilgi yönünden doyuruyor bu kitaplar, hem de işimde daha ehil olmamı sağlıyor.

Uzun zamandır Sultan Abdülmecit ile ilgili bir kitabın özlemini duyuyordum.Çünkü sarayda çalışmaya başladığımdan beri hemen hemen her padişah dönemine ait kitaplar okudum ama Sultan Abdülmecit dönemine ilişkin pek kitap bulamamıştım.Televizyonda Hıfzı Topuz'un bu kitabını duyunca çok sevindim.Hemen bu kitabı almalı ve o çok merak ettiğim dönem ile ilgili daha çok bilgi sahibi olmalıydım.

Tüyap'tan kitabı aldıktan sonra daha fazla beklemedim ve kitabı okuyup yaklaşık 2 haftada bitirdim.205 sayfalık çok da kalın olmayan bir kitap.Hıfzı Topuz'un okuduğum ilk kitabı bu oldu ve yazım tarzını da oldukça beğendim.Çok sade ve akıcı bir dille yazmış.İnsanın çok çabuk okumasını sağlıyor.

Kitap Sultan Abdülmecit'in babası Sultan II.Mahmut'un vefatı ile başlıyor.Babası vefat eden Abdülmecit daha 16 yaşındayken tahta çıkıyor.Devlet işlerinden hiç haberdar olmayan Sultan Abdülmecit, yavaş yavaş hem tahta hem de yeni harem hayatına alışmaya başlıyor.Birbirinden güzel kızları haremine alırken, diğer yandan da yurtta gezilere çıkıyor, Batı'nın düşüncelerini araştırıyor, Tanzimat'ı ilan ediyor ve daha 17 yaşında 3 çocuk babası oluyor.Böyle başlayan saltanat hayatı, zorlu yollardan geçerek devam ediyor.Kırım Savaşı, Islahat Fermanı, dışarıdan alınmaya başlanan borçlar, Harem kadınlarının gitgide artan masrafları, hazinenin borçları ödeyememesi ve böyle sürüp giden hayatın Sultan Abdülmecit'in vefatıyla sona ermesi...Eğer Osmanlı tarihine ve benim gibi Sultan Abdülmecit'e ilgi duyuyorsanız bu kitabı mutlaka okuyun derim.

27 Kasım 2009 Cuma

Mutlu Bayramlar!




HERKESE MUTLU, SAĞLIKLI VE NEŞE DOLU BİR BAYRAM DİLİYORUM!!!

25 Kasım 2009 Çarşamba

"Puslu Kıtalar Atlası" ve "Jane Austen Kitap Kulübü"

Son okuduğum iki kitaptan bahsetmek istiyorum bu yazımda.Birisini çok ama çok beğendim, diğerini ise hiç sevmedim ve bitiremeden bıraktım.



















İlk sırada Puslu Kıtalar Atlası var.Hayatımda okuduğum en güzel kitaplardan birisi.İhsan Oktay Anar yazmış.Geçenlerde okuyup bitirdim ve hala etkisinden kurtulamadım.Kitaba başladığımda biraz karışık gibi gelmişti ama bırakmadım ve okumaya devam ettim ısrarla.İyi ki devam etmişim, çünkü kitap bittiğinde gerçekten üzüldüm!Çünkü kitabın kapağını açıp okumaya başladığınızda bambaşka bir dünyaya giriyorsunuz.Anlatılanlar, karakterler sizi alıp götürüyor ve hayalinizde yeni bir dünya yaratıyor.Siz de bir müddet sonra o karakterlerle aynı dünyada yaşamaya başlıyorsunuz.Fakat öyle sıradan bir dünya değil bu.Olağandışı şeylerin yaşandığı, olağandışı kişilerin varolduğu bir dünya.

Kitabın çok karakteri var.Arap İhsan, Alibaz, Uzun İhsan Efendi, Bünyamin, Kurbelik, Vardapet, Zülfiyar, Hınzıryedi, Ebrehe...Hepsi birbirinden ilginç insanlar.
Olaylar Arap İhsan'ın, yanında Alibaz ile Konstantiniyye'ye gelmesiyle başlıyor.Burada, akrabası olan Uzun İhsan Efendi ve oğlu Bünyamin'in yanına geliyor ve Alibaz'ı onlara bırakıp kendisi Kubelik'i aramaya başlıyor.Diğer taraftan Bünyamin, Vardapet ile birlikte bir yeraltına işine giriyor.Orada Zülfiyar ile tanışıyor ve dilencilerin dünyasına adım atıyor.Bundan sonra da asıl olaylar başlıyor.Bence mutlaka ama mutlaka okunması gereken bir kitap.Hatta ben yazarın diğer kitaplarını da en kısa zamanda edinip okumayı düşünüyorum.
Kitabın arka kapak yazısı da şöyle:
"Yeniçeriler kapıyı zorlarken Uzun İhsan Efendi hala malum konuyu düşünüyor, fakat işin içinden bir türlü çıkamıyordu...
"Rendekar doğru mu söylüyor?Düşünüyorum, öyleyse varım.Oldukça makul.Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar:Düşünen bir adamı düşünüyorum.Düşündüğümü bildiğim için, ben varım.Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum.Böylece o da benim kadar gerçek oluyor.Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor.Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum.Öyleyse gerçek olan biri beni düşlüyor.O gerçek, ben ise bir düş oluyorum."
Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapadı.Az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi:
"Dünya bir düştür.Evet, dünya...Ah!Evet, dünya bir masaldır."



















İkinci kitap ise çok umut bağladığım ama hiç umduğumu bulamadığım Jane Austen Kitap Kulübü.Büyük heveslerle almıştım bu kitabı ama hiç hoşlanmadım.Bir kere, okuduğum kadarıyla kitapta Jane Austen'ın eserlerinden bahsedeceği yerde, daha çok bu kitap kulübündeki insanların hayatlarından bahsetmiş yazar ve bu da Jane Austen'ı ve eserlerini ikinci plana itmiş.Çok karmaşık geldi bana.Bu nedenle bitirmedim ve bıraktım.Eğer kitaba Jane Austen bulma umuduyla başlarsanız hiç başlamayın derim ben!

23 Kasım 2009 Pazartesi

Kitapblog















Bugün evdeyim ve şaşılacak şey, yapacak hiçbir işim yok!Temizliğim, ütüm hepsi daha önceden yapılmıştı tarafımdan!Sadece akşama yemek yapacağım.Onun dışında ne yapacağım?Ayaklarımı uzatıp kitap okuyacağım!!!!Yaşasınn!

Bu arada size bir şeyden bahsetmek istiyorum.Yaklaşık 3-4 ay önce bir site keşfetmiştim.
www.kitapblog.org







Bu site her türlü kitap yorumunu içeriyor.İsterseniz siteye üye olup, siz de okuduğunuz kitaplarla ilgili yorumlarınızı yazabiliyorsunuz.Bana da o siteden bir mail gelmiş ve bloguma da yazdığım kitap yorumlarımı sitelerinde yayınlayıp yayınlayamayacaklarını sormuşlardı.Ben de kabul etmiştim ve o günden beri de kitap yorumlarım bu sitede yayınlanmakta (yani beni oradan da takip edebilirsiniz).Geçenlerde bana bu siteden bir mail geldi ve yorumlarım sitede yayınlandığı için bana bir hediye göndermek istediklerini belirttiler.Ne kadar mutlu oldum anlatamam!Üstelik hediye de kitap olunca, tadından yenmez oldu!Bir-iki gün önce hediye paketim geldi.İçinden Elif Şafak'ın Siyah Süt adlı kitabı ve bir de Eğreti Gelin filmi çıktı.Gerçekten bu olay beni çok mutlu etti.İnsanın emeğine böyle değer verilmesi çok hoş.Ben de buraya resmini koyup yazmak istedim arkadaşlar.Bence kitap almadan önce siz de mutlaka bu siteye göz atın derim!

15 Kasım 2009 Pazar

Yarışma var a dostlaaarrrr!



Arkadaşlar, blogunu ve yazılarını çok severek takip ettiğim Sevgili Arkadaşım Meltem blogunda bir yarışma başlatmış.Çok cici hediyeler seçmiş bizler için sağolsun!Bence hemen bir göz atın bloguna.

13 Kasım 2009 Cuma

Beni en çok sevindiren mim!













Bloglara bakarken Sevgili Zeynep'in blogunda bir mime rastladım.Kitaplarla ilgili bir mim değil miymiş!!!!"Amaaaannnn!" dedim, hemen üstüme alındım bu mimi ve bir an önce cevaplamaya karar verdim.Buradan Zeynep'ciğime teşekkür ediyorum.

1.Şu an okuduğunuz kitap ve konusu:
Daha bugün Puslu Kıtalar Atlası'nı okumayı bitirdim.Muhteşem bir kitaptı.Osmanlı döneminde İstanbul'da yaşayan birkaç insanın yaşadığı ilginç olayları anlatıyor kitap.Zaten daha sonra buraya detaylı olarak yazacağım konusunu.

2.En son aldığınız kitap:
Bu Mülkün Sultanları - Necdet Sakaoğlu

3.Şimdiye kadar aldığınız kitaplar içinde en sevdiğiniz:
En sevdiğim kitaplar dersek daha doğru olur, çünkü tek bir kitap değil:)Birkaç tanesinin ismini verecek olursam; Jane Austen - Gurur ve Önyargı, Robyn Sisman - Sadece Arkadaşız, Hayatın Ta Kendisi Lokantası - Maeve Binchy ve İhsan Oktay Anar - Puslu Kıtalar Atlası.

4.Bir türlü bitiremediğiniz, bitirseniz de sizi illallah ettiren kitap:
Katre-i Matem - İskender Pala.
İskender Pala'nın bu kitabı çok sıkılarak okudum malesef!

5.Elinizdeki kitap bitince okumayı düşündüğünüz kitap: 
Kocalar - Adele Parks

Ben de bu güzel mimi Sevgili arkadaşlarım;
Bir Mimarın Hobisi
Burak ve Annesi
Karakızın Güncesi
Papatya Bahçesi

Stil Direktörü'nü mimliyorum kabul ederlerse:))


3 Kasım 2009 Salı

Tüyap gezisi!















Evet arkadaşlar sonunda Tüyap Kitap Fuarı başladı ve ben de hemen gittim!
Dün pazartesiydi biliyorsunuz ve ben de izinliydim.Aynı zamanda kocacım da tabii.Ve bunu fırsat bilip yollara düştük.Taksim'den saat 11.00 servisine bindik ve Tüyap'ın yolunu tuttuk.45 dakikada oraya vardık ve içeriye daldık.Zaten elimde önceden hazırladığım bir liste vardı alacağım kitaplara dair.Tüm salonları üç ya da dört kez dolaştım sanırım.Almak istediğim ve bulabildiğim tüm kitapları aldım.Ama bu seneki fuarı o kadar da beğenmedim diyebilirim.Sanki o kadar çok cezbetmedi beni.Bir de fiyatlar o kadar da indirimli değildi.Birçok yayınevi ya %20, ya %25 indirim yapmıştı.Sadece sanırım bir ya da iki yerde %30 indirim gördüm.%20 indirim bana açıkçası çok az geldi çünkü bazı kitabevleri de geçtiğimiz yaz boyunca %25 indirim yapmıştı tüm kitaplarda.Bence fuarı cazip yapan en önemli şeylerden biri de indirimlerdir.Ama ben bu sene o kadar göremedim bu indirimleri.

Her neyse, yine de istediğim birçok kitabı aldım.16 kitap almışım toplam ve yaklaşık 200 TL vermişim.İşte aldığım kitaplar:






















1.Bu Mülkün Sultanları - Necdet Sakaoğlu
2.Jane Austen - Mansfield Park
3.Hayvan Sebze Mucize - Barbara Kingsolver
4.Çankaya - Falih Rıfkı Atay
5.Karpuz - Marian Keyes
6.İstanbul Gezi Rehberi - Murat Belge
7.Pasaklı Tanrıça - Sophie Kinsella
8.İstanbullular - Buket Uzuner
9.Kırmızı Kazak - Glenn Beck
10.Huzur - Ahmet Hamdi Tanpınar
11.İkna - Jane Autsen
12.Northanger Manastırı - Jane Austen
13.Küfkedisi - Ilgın Olut
14.Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi - Ayfer Tunç
15.Abdülmecit - Hıfzı Topuz
16.Evlilik Okulu - Haluk Yavuzer