16 Nisan 2014 Çarşamba

Ağaçtaki / Janne Teller (On8 Kitap)


Tutunduğun anlamlar uğruna neyini verirdin?


"Kızmaya değer şeyler olacaksa, sevinmeye değer şeyler de olacaktır. Sevinmeye değer şeyler olacaksa, demek ki o şeylerin de bir anlamı olacaktır. Ama öyle şeyler yok bu dünyada!" Sesini bir ton daha yükseltip, "Birkaç yıl sonra hepiniz ölecek, unutulacak ve hiçbir şey olacaksınız; onun için, kendinizi buna bir an önce alıştırmaya bakın!" dedi.

İşte o an, Pierre Anthon'u o erik ağacından bir an önce indirmemiz gerektiğini anladık.

Hayatlarımız niçin sonu gelmez bir anlam arayışı üzerine kurulu? Yaptığımız işleri, verdiğimiz kararları, sürdürdüğümüz ilişkileri sürekli bir anlam terazisinde tartmamız neden? Anlam gerçekten o kadar önemli, adının yansıttığı kadar "anlamlı" bir şey mi? Yoksa toplumca kafayı anlamla bozduk da, bu takıntımızın farkında mı değiliz? Öyle ya da böyle, Danimarkalı bir grup genç, "anlam" denen şeyi feda etmemekte kararlı! izin vermeyecekleri bir şey varsa, o da "her şey"in "hiçbir şey", "birileri"nin de "hiç kimse" olduğunun kendilerine dayatılması!

Her gün yapmakta olduklarımız, üstünde fazla kafa yormadan sürdürdüklerimiz, bir şey ya da biri olmak için...Ya günün birinde, "Her şey anlamsız", diyen biri çıksa, buna ne kadar dayanabiliriz? Yayımlandığından bu yana tüm dünyada gençlerin büyük ilgisini toplayan ve çeşitli dillere çevrilen romanda, Danimarkalı yazar Janne Teller, naiflikle gerçekliğin arasında, kan dondurucu bir nihilizmin sınırlarında geziyor!

1964'de, Kopenhag'da doğan, Avusturya ve Alman kökenli bir aileye sahip Janne Teller, New York ve Berlin'de yaşadı. 1988-1995 yılları arasında Darüsselam, Brüksel, New York ve Mozambik'te makroekonomist  olarak AB ve BM danışmanlığı yaptı. 1995'ten beri kendini yazmaya adadı. İlk romanı, modern bir İskandinav destanı niteliğindeki, siyasi, tarihi ve dini parodi özellikleri de taşıyan Odins (Odin'in Adası, 1999). Yaşamın büyük felsefi sorunlarıyla yüzleştiren,ZEIT tarafından "derinlikli bir tabu yıkıcı" olarak tanımlanan ve uzun süre yasaklı kaldıktan sonra yayımlanan Ağaçtaki (Intet, 2000) kitabıyla, 2001 Danimarka Kültür Bakanlığı Gençlik Kitap Ödülü, 2008 Libbylit Ödülü ve 2011 Michael L. Printz Onur Ödülü'ne değer görülen yazarın aynı kitabı, Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü'ne aday gösterildi. Bu yapıtlarını, göç ve yabancı danışmanlığı üzerine yazdığı ve pasaport formunda yayımlanan Hvis der var krig i Norden (Savaş - Düşün ki Burada, 2004) ve ahlak ile sanat üzerine yazdığı kısa romanı Kom (Gel, 2008 ) izledi. Kısa hikayelerden oluşan Alles - Worum es geht (Her Şey - Neyle İlgili Olursa) 2013 yılında Almanca yayımlandı. Yazarın son kitabı, Afrikanske veje (Afrika Yolları, 2013).Kitapları yirmi farklı dile çevrilen Teller, düzenli olarak denemeler ve makaleler de yayımlıyor. Yazar, yılın bazı aylarında New York'ta, bazılarında Berlin'de  yaşıyor.

8 Nisan 2014 Salı

On Numara Çocuklar / Hacer Kılcıoğlu (Günışığı Kitaplığı)


2012 yılının En İyi Çocuk Öyküleri Kitabı Ödülü'nü alan Aydede Her Yerde'nin İzmirli yazarı Hacer Kılcıoğlu'nun son çocuk romanı çıktı!

Üç romandan üç kahraman aynı mahallede!

Aydede Her Yerde kitabıyla Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği'nin (ÇGYD) 2012 Yılın En İyi Çocuk Öyküleri Kitabı Ödülü'ne değer görülen Hacer Kılcıoğlu, çocukların severek okuduğu romanlarından Perşembeleri Çok Severim'in Tibet'ini, Bugün Adım Kaktüs Benim'in Çiçek'ini, Gevrekçiii'nin Mahmut'unu bu kitabında bir araya getirdi. Roman,çocukların aile büyükleriyle bağlarını, yaşamlarını değiştiren dönemeçleri, çocukların gözünden duyarlı ve samimi bir üslupla aktarıyor. Çocukların gündelik yaşamını dolduran okul hikayelerini, aile içi ilişkilerini ve dostluklarını özgün bir kurguda kucaklayan yazarın son kitabı, üç ana kahramanın ayrı ayrı maceralarının yer aldığı diğer kitapları seven çocuklar kadar, yazarla ilk defa buluşacak çocukları da, içinde kaybolabilecekleri bir okuma keyfine davet ediyor.

Yeni bir okul yılı başlarken, hayatlarında önemli değişimler yaşayan Tibet, Çiçek ve Mahmut'un hikayeleri birbiriyle kesişir. Tibet'in, yakına taşınan büyükannesi Ruzi'yle yaşamı renklenmiştir. Çiçek, çok sevdiği dedesinin günden güne değişimine tanık olmaktadır. Mahmut'sa, Fransız Frank'ın çektiği ve onu başrolünde oynattığı belgeselin gösterimi için sabırsızdır. İlkgençliğe bir adım daha yaklaşan üç çocuk yaşamın sürprizleri, güzellikleri ve zorlukları içinde yol alırlarken, bir gün...