26 Mayıs 2015 Salı

Celladına Aşık Olmak / İlkim Öz



Hayatımda fark yaratan kadınlardan İlkim Öz...

Onun sayesinde hayata daha farklı bakabilmeyi öğrendim.

En son kitabı Celladına Aşık Olmak'ı, Ankara Kitap Fuarı'ndan almış, hem de kendisine imzalatmıştım. Ama hemen okuyup bitirmemek için bir süre kütüphanemde sakladım! Evet benim böyle garip huylarım vardır. Çok sevdiğim yazarların merakla beklediğim kitaplarını alınca hemen bir çırpıda bitmesin diye okumam. Önce bir müddet kütüphanemde dinlendiririm :)


Celladına Aşık Olmak bir gecede okuyup bitireceğiniz ama etkisinden uzun süre çıkamayacağınız bir kitap. Birbirinden farklı birçok kadının hikayelerini okuyacak, okurken hayretler içinde kalacaksınız. Ben açıkçası böyle hikayeleri duyunca kendi hayatımdan zaman zaman şikayet ettiğim için pişmanlık duyuyorum. Gerçekten çok zor şeyler yaşayan, hayatı altüst olan, buna rağmen o illetten kurtulamayan, hayatından çıkarıp atamayan kadınlar var. Bu kitabında da bu kadınları anlatıyor İlkim Öz. Tabii ki her kadının, her annenin ve bence en önemlisi her erkeğin okuması gereken bir kitap.

Kitabın arka kapak yazısı şöyle:

"Yoksa siz de mi celladınıza aşıksınız?

Ülkemizde Psikoterapi Öykülerinin öncüsü olan İlkim Öz, bu kitabında 'celladına aşık olan kadınları' kaleme alıyor. Gerçek yaşam öykülerinden oluşan terapi öykülerini okurken, insanın en temel ihtiyacı olan sevme-sevilme duygusundaki eksiklerin, kişiyi ne büyük çıkmazlara götürdüğüne şahit olacaksınız. Celladına Aşık Olmak'ta yer alan psikoterapi öykülerinde, yaygın bir sendroma, Stokholm Sendromu'na ışık tutan ünlü psikolog/yazar İlkim Öz'ün bu kitabı da diğerleri gibi pek çok kadına ışık tutacaktır.

'Ruhum işkencede olduğu halde neden ayrılamıyorum?' diyorsanız bu kitabı tereddütsüz okumalısınız."

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Seke Seke Uçtu Öyküler / Gürsen Özen (Günışığı Kitaplığı)

Günışığı Kitaplığı'nın nefis kitaplarına bir yenisi daha eklenmiş!

Seke Seke Uçtu Öyküler

Gürsen Özen

Editör: Müren Beykan
Resimleyen: Mustafa Delioğlu


Birbirinden renkli 15 öykü, Gürsen Özen'in ilk kitabında...

Havada çocuk sesi var!

Çocuk dünyasının umutlarını, özlemlerini, kırgınlıklarını dillendiren Gürsen Özen'in ilk öykü kitabı, gündelik yaşamdan muzip ve neşeli ayrıntılarla dolu. Her yaştan okurun keyif alacağı 15 öykü, arkadaşlığın, oyunun, aile ilişkilerinin, komşuluğun ve okul günlerinin renkli anılarını sunuyor. Uzun yıllar öğretmenlik yapan yazarın, Türkiye'nin farklı bölgelerinden insanlara ilişkin ayrıntıları ele alışı, gülümseten deyişleri, akıcı edebiyat dili dikkati çekiyor. Çocuğun yakın çevresine bakışının, öğretmenleriyle ve ebeveynleriyle kurduğu ilişkinin ön planda tutulduğu renkli öyküler, okuru düşünmeye, hayal kurmaya, kendi öykülerini yaratmaya davet ediyor. Çocukluğun bin bir halini anlatan bu kitapta, mahalleden geçen baloncunun yarattığı heyecan, kamp çadırında uyumanın verdiği tedirginlik, fen deneyinde yıldızları yakalamanın coşkusu gibi onlarca duygu, okuruyla buluşmayı bekliyor. Her öyküde yaşamı yücelten bir umut yeşeriyor.

Kitapta yer alan 15 öykü: Okyanusta Deniz'i Özlemek; Tavşan Çetesi; Çeyrek Altın Günü; Issız ve Işıksız; Güller Yağdı, Kuşlar Uçtu; Delikli Beyaz Peynir; Çikolata Sesli Kadın; Seke Seke Uçtu Sesler; Yıldız Taşıyan Çocuklar; Tüy Tüy, Kanat Kanat Pembe; Camgöbeği Mavi; Cup Diye Oyuna Düştük; Balonlar ve Köpükten Öfkeler; Güneş Konmuş Yağmurluğuma; Gugukkular.

Gürsen Özen, 1949 yılında Balıkesir, Susurluk'ta doğdu. Bolu Kız Öğretmen Okulu'ndaki eğitiminin ardından, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü'nden mezun oldu. Artvin Şavşat'ta başladığı öğretmenliği, uzun yıllar Fethiye Lisesi'nde sürdürdü; sonrasında da dershane ve özel okullarda görev yaptı. Edebiyat öğretmenliğini sosyal çalışmalarla destekleyen Özen, gençlerle ve çocuklarla ilgili sosyal ve kültürel projelere emek verdi. Uzun yürüyüşleri ve otobüs yolculuklarını seven yazar çocukluğun farklı hallerini Seke Seke Uçtu Öyküler (2015) adlı ilk kitabında öyküleştirdi. Çocukların zengin ve pırıltılı dünyasından ödünç aldığı izlenimleri bu kitapla onlara armağan etmek isteyen Özen, eşiyle birlikte Fethiye'de yaşıyor; iki çocuğu var.

5 Mayıs 2015 Salı

Hamburgere Dönüşen Anne / Fatih Erdoğan (Mavibulut Yayıncılık)


Mavibulut'un kitaplarına bayıldığımı söylemiş miydim?
Peki, Fatih Erdoğan'a bayıldığımı?
Zaten bu ikisi birbirine bağlı :)

Hamburgere Dönüşen Anne, Fatih Erdoğan'ın yeni kitaplarından. Yine çok güzel yazmış.

Evin annesi Güler Hanım, bir gün aniden hamburgere dönüşüyor ve ailenin diğer üyeleri ne yapacaklarını şaşırıyor. Hele de komşuları Ayten Hanım gelip Güler Hanım'ı sorunca, işler iyice çıkmaza giriyor!
Kitap çok neşeli, okurken yüzünüzdeki gülümseme silinmiyor. Çocuklarınız için alırsanız, dayanamayıp sizin de okuyacağınıza eminim! Ha yok kendiniz için alırsanız, zaten sorun yok :)


Kitabın tanıtım yazısı şöyle:

"Not: Lütfen kitabı yemeyin!

Evli ve iki çocuklu Güler hanım bir sabah uyandığında kendini orta boy bir hamburgere dönüşmüş olarak buldu. Bu da çok tuhaf sayılmazdı çünkü Güler hanım da orta boyluydu. O nedenle kocası Hasan bey ve oğulları Ege ile Emre de bu duruma çok şaşırmadılar. Ama anneleri bir hamburgere dönüştüyse o sabah kahvaltıyı kim hazırlayacaktı? Peki ya kim çay koyacaktı? En iyisi kahvaltıyı börekçide yapmaktı...Evet evet, en mantıklısı buydu. Annelerini yiyecek halleri yoktu ya!

Dünyadaki işleri çoğunun kadın emeğiyle yapıldığı ama tabiri caizse "kaymağını" erkeklerin yediği hepimizin malumudur. Ya da belki de değildir... Gerçekten de hepimiz bu durumu o kadar kanıksamışızdır ki etrafımızda kendi kendine yoluna giren birçok sorunun arkasındaki ince dokunuşun farkına bile varmayız. Taa ki onu kaybedene dek!

Bu kitapta da kahramanımız Güler Hanım'ın yemekleri yerine hamburger istediklerini söyleyen eşi ve çocukları ertesi gün Güler Hanım'ı bir hamburgere dönüşmüş olarak bulurlar! Fatih Erdoğan, kendi gülmeden güldüren esprileri ve bunları anlatırken takındığı 'ciddi' tonuyla daha ilk sayfadan itibaren bize kahkahalar attırmakla kalmıyor, üst üste dizdiği acayiplikler silsilesiyle aslında hepimizin her gün aşina olduğu, fazlasıyla 'gerçek' ve bir o kadar da lezzetli bir hikaye ortaya çıkarıyor."