Günışığı Kitaplığı'ndan 8-12 yaşa yönelik çok güzel bir kitap çıktı!
Düşler Sirki
Angela Nanetti
Türkçe yayın editörü: Müren Beykan
Türkçesi: Nilüfer Uğur Dalay
İki kentin patlamış mısır kokan öyküsü!
İtalyan edebiyatının büyülü kalemi Angela Nanetti, son çocuk romanıyla Türkçe'de! Aile ilişkilerini, dostlukları ve hayalleri anlattığı kitaplarıyla tanınan, Hans Christian Andersen Ödülü sahibi yazar, bu kez çocukların gözünden modern dünya eleştirisi yapıyor. Birileri için yeterince kazançlı değil diye her şeyi yıkan, yutan, yaşam alanlarının dışına iten düzeni mizahi bir dille anlatan roman, ötekileştirme, kentleşme, tek adam, rant kavramlarını ustalıkla işliyor. Yazar, büyülü gerçekçi bir düş evreninde dolaştırdığı ilginç kahramanlarıyla, okuru günümüz toplumsal yaşamının sert gerçekliğini düşünmeye davet ediyor. Avrupa'nın en önemli yazarlarından sayılan Angela Nanetti'nin ölüm gibi zor bir temayı çocuk gerçekliğiyle anlattığı romanı Dedem Bir Kiraz Ağacı da çocuk klasikleri arasında.
Giacomo, dünyayı koku duyusuyla tanıyan bir çocuktur. Bir gün sınıfa, mis gibi patlamış mısır kokan bir kız gelir. Giacomo, yeni arkadaşının peşinde hiç bilmediği bir dünyanın kapısından girecektir. Rengarenk kedilerle, yok olmanın sınırındaki bir kente mucizevi yolculuklar yaparken, koku alma yeteneğiyle gizemleri de çözme görevini üstlenir. Giacomo ve arkadaşları çok kötücül bir planı önleyip "ötekilerin" kentini kurtarabilecek midir?...
Angela Nanetti, 1942'de İtalya'nın kuzeyinde, Bolonya'ya bağlı Budrio'da doğdu. Bolonya Üniversitesi Ortaçağ Tarih Bölümü'nü bitirdi ve İtalyanca öğretmenliği yaptı. 1995'te öğretmenliği bırakıp kendini yazmaya adayan Nanetti, 2003 yılında Il Mondo dell'infanzia (Çocukluk Dünyası) adlı kitabıyla Hans Christian Andersen Ödülü'nü kazandı. Yaklaşık yirmi dile çevrilen ve Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan Dedem Bir Kiraz Ağacı (2011) adlı çocuk romanı, 2002 Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü'ne aday gösterildi, 2006 Chronos Ödülü'nü kazandı. Yine Günışığı Kitaplığı'nın Türkçe'ye kazandırdığı Mistral (2014) ve ON8'in yayımladığı Kuyruklıyıldız Eken Adam (2015) adlı gençlik romanları büyük ilgi görüyor. Son kitabı Düşler Sirki (2015) olan yazar, İtalya'nın Adriyatik kıyısında, Pescara'da yaşıyor.
26 Kasım 2015 Perşembe
6 Kasım 2015 Cuma
Umut Sokağı Çocukları / Gülsevin Kıral
Günışığı Kitaplığı yine yeni bir kitapla karşımızda!
UMUT SOKAĞI ÇOCUKLARI
GÜLSEVİN KIRAL
Editör: Müren Beykan
Resimleyen: Sadi Güran
Oyun arkadaşım bir Suriyeli...
Dedektiflik öyküleriyle sevilen, ödüllü yazar Gülsevin Kıral, bu kez toplumsal bir sorunu umuda açılan bir pencereden ve çocukların gözünden anlatıyor. Türkiyeli ve Suriyeli çocuklarla yetişkinlerin özlemleri, hayalleri ve beklentileri aynı mahallede buluşup tek bir hikayeye dönüşüyor. Yolları birbirleriyle kesişen kahramanların yaşama tutunma mücadelesini her birine söz hakkı vererek aktaran yazar, sevginin ve dayanışmanın gücünü hatırlatıyor. Hayatın acıtıcı gerçeklerini mizahı eksik olmayan bir üslupla işleyen roman, yaşadığı çağı anlamlandırmaya çalışan çocuklara hediye niteliğinde.
Sevdiklerini ve yaşam alanlarını geride bırakarak Suriye'den İstanbul'a gelen insanlar aynı mahallede, farklı kapılar ardında yaşamaktadır. Çocuklar, top oynarken kırdıkları cam yüzünden azar işitseler de, yabancı bir gazetecinin ortaya çıkması, Karabaş'ın varlığı ve Çakallar'la yapılan maçta Suriyeli Hasan sayesinde atılan goller, mahalleyi şenlendirir. Hasan'ın babası iş bulma, Berivan da kardeşinin çıkıp geleceğine dair umudunu yitirmemeye çalışır. Üstelik, Ali'nin gönlü de Berivan'ın güzel kızı Rojda'dadır...
Gülsevin Kıral, 1959'da Eskişehir'de doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden mezun oldu ve uzun yıllar bankacılık sektöründe çalıştı. Çeşitli edebiyat dergilerinde yazıları yayımlandı, çeviriler yaptı. 2008'de Günışığı Kitaplığı'nda Berber Pire Tellal Derve adıyla kitaplaşan "Evvel Zaman İçinde" ve Ablamı Nereye Kaçırdılar adıyla yayımlanan (2006) dosyalarıyla ödüller kazandı. Posta Kutumdan Sihir Çıktı (2006) adlı kitabının ardından yazdığı, polisiye tadındaki "Gizli Silahın Formülü Hangi Zarfta?" ve "Ağaçlar Yemek Yapar mı?" adlı komik çocuk öyküleri, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği'nin (ÇGYD) 2006 Sulhi Dölek Ödülü'ne değer görüldü. Kıral'ın bu ödüllü öyküleri daha sonra, Günışığı Kitaplığı tarafından Gizli Formül Hangi Zarfta! adıyla tek kitapta toplandı. Berber Pire Tellal Deve de Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD) tarafından 2008'de Yılın En İyi Çocuk Kitabı Tasarımı seçildi. İstanbul'un mimari anıtlarının başrolde olduğu romanları İstanbul'u çalıyorlar! ve Çalınan Kent, "Ömer Hepçözer Dedektiflik Bürosu" adlı altında dizileşti. Son kitabı, Umut Sokağı Çocukları (2015) olan Kıral, eşiyle birlikte İstanbul'da yaşıyor; iki oğlu var.
UMUT SOKAĞI ÇOCUKLARI
GÜLSEVİN KIRAL
Editör: Müren Beykan
Resimleyen: Sadi Güran
Oyun arkadaşım bir Suriyeli...
Dedektiflik öyküleriyle sevilen, ödüllü yazar Gülsevin Kıral, bu kez toplumsal bir sorunu umuda açılan bir pencereden ve çocukların gözünden anlatıyor. Türkiyeli ve Suriyeli çocuklarla yetişkinlerin özlemleri, hayalleri ve beklentileri aynı mahallede buluşup tek bir hikayeye dönüşüyor. Yolları birbirleriyle kesişen kahramanların yaşama tutunma mücadelesini her birine söz hakkı vererek aktaran yazar, sevginin ve dayanışmanın gücünü hatırlatıyor. Hayatın acıtıcı gerçeklerini mizahı eksik olmayan bir üslupla işleyen roman, yaşadığı çağı anlamlandırmaya çalışan çocuklara hediye niteliğinde.
Sevdiklerini ve yaşam alanlarını geride bırakarak Suriye'den İstanbul'a gelen insanlar aynı mahallede, farklı kapılar ardında yaşamaktadır. Çocuklar, top oynarken kırdıkları cam yüzünden azar işitseler de, yabancı bir gazetecinin ortaya çıkması, Karabaş'ın varlığı ve Çakallar'la yapılan maçta Suriyeli Hasan sayesinde atılan goller, mahalleyi şenlendirir. Hasan'ın babası iş bulma, Berivan da kardeşinin çıkıp geleceğine dair umudunu yitirmemeye çalışır. Üstelik, Ali'nin gönlü de Berivan'ın güzel kızı Rojda'dadır...
Gülsevin Kıral, 1959'da Eskişehir'de doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden mezun oldu ve uzun yıllar bankacılık sektöründe çalıştı. Çeşitli edebiyat dergilerinde yazıları yayımlandı, çeviriler yaptı. 2008'de Günışığı Kitaplığı'nda Berber Pire Tellal Derve adıyla kitaplaşan "Evvel Zaman İçinde" ve Ablamı Nereye Kaçırdılar adıyla yayımlanan (2006) dosyalarıyla ödüller kazandı. Posta Kutumdan Sihir Çıktı (2006) adlı kitabının ardından yazdığı, polisiye tadındaki "Gizli Silahın Formülü Hangi Zarfta?" ve "Ağaçlar Yemek Yapar mı?" adlı komik çocuk öyküleri, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği'nin (ÇGYD) 2006 Sulhi Dölek Ödülü'ne değer görüldü. Kıral'ın bu ödüllü öyküleri daha sonra, Günışığı Kitaplığı tarafından Gizli Formül Hangi Zarfta! adıyla tek kitapta toplandı. Berber Pire Tellal Deve de Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD) tarafından 2008'de Yılın En İyi Çocuk Kitabı Tasarımı seçildi. İstanbul'un mimari anıtlarının başrolde olduğu romanları İstanbul'u çalıyorlar! ve Çalınan Kent, "Ömer Hepçözer Dedektiflik Bürosu" adlı altında dizileşti. Son kitabı, Umut Sokağı Çocukları (2015) olan Kıral, eşiyle birlikte İstanbul'da yaşıyor; iki oğlu var.
Gönderen
Unknown
zaman:
16:28
23 Ekim 2015 Cuma
Darmadağın / Aslı Der
Günışığı Kitaplığı'ndan yeni kitap var!
DARMADAĞIN
Aslı Der
Editör: Mine Soysal
Şiddetin savurduğu iki gencin özgürlük kafesi...
Ödüllü çocuk romanlarıyla çok sevilen Aslı Der, gençler için yazdığı ikinci romanında, güncel ve önemli bir konuyu felsefi derinlikte işliyor. Defne'yi Beklerken ile gençlik edebiyatına güçlü bir giriş yapan yazar, bu kez aile içi şiddetin incittiği yaşamları anlatıyor. Mağdur ya da tanık, şiddetin odağındaki bireylerin duygu durumlarını, çaresizliğini ve çıkış yolu arayışını incelikle duyumsatan roman, gençlerin sesine kulak veriyor. Sosyal medyadan güzellik takıntısına popüler kültürün etkilerini, günümüzün "gürültülü" sessizlik ortamını sözcüklere döküyor. Dostluğun, dayanışmanın, edebiyatın ve direnmenin sorunlara çözüm üretmedeki büyük etkisine ve gücüne de vurgu yapan, gençler kadar yetişkinlerin de etkilenerek okuyacağı çağdaş bir roman.
Ece, babasının tüm aileye yönelttiği şiddetle baş etmeye çalıştığı bir dönemde, apartmana yeni taşınan Cem'le tanışır. Çözümsüz görünen sorunların üstesinden gelmenin, kötülüğe direnmenin yollarını onunla keşfetmeye başlar. Tatilde tanıştığı Hollandalı'nın tasasız yaşamı yüzünden ikilemlere sürüklense de, kaçtığı "kafes"te komşusuyla paylaştıkları, iki genci de yeni bir duygu ve düşünce dünyasına taşıyacaktır...
Aslı Der, 1975'te İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'ndeki eğitimini tamamladı. İngilizce ve Fransızca'dan çeviriler yaptı, firmalar için yayınlar hazırladı. Kitaplarına felsefe eğitiminin derinliğini ve zenginliğini taşıyan yazarın ilk kitabı olan Küçük Cadı Şeroks'un ikinci macerası Büyük Tuzak, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD) tarafından 2007 Yılın En İyi Çocuk Romanı seçildi. Bu kitabıyla 2010'da Uluslararası Çocuk Kitapları Kurulu'nun (IBBY) Onur Listesi'ne girdi. Şeroks'un maceralarını üçüncü kitap Barış Odaları ile tamamlayan yazarın diğer fantastik çocuk romanları Tehlikeye 3 Yolculuk ve Kayıp Rüyacı. İlk gençlik romanı Defne'yi Beklerken'in ardından Darmadağın'ı yine gençler için yazan Aslı Der, eşi ve iki çocuğuyla birlikte İstanbul'da yaşıyor.
DARMADAĞIN
Aslı Der
Editör: Mine Soysal
Şiddetin savurduğu iki gencin özgürlük kafesi...
Ödüllü çocuk romanlarıyla çok sevilen Aslı Der, gençler için yazdığı ikinci romanında, güncel ve önemli bir konuyu felsefi derinlikte işliyor. Defne'yi Beklerken ile gençlik edebiyatına güçlü bir giriş yapan yazar, bu kez aile içi şiddetin incittiği yaşamları anlatıyor. Mağdur ya da tanık, şiddetin odağındaki bireylerin duygu durumlarını, çaresizliğini ve çıkış yolu arayışını incelikle duyumsatan roman, gençlerin sesine kulak veriyor. Sosyal medyadan güzellik takıntısına popüler kültürün etkilerini, günümüzün "gürültülü" sessizlik ortamını sözcüklere döküyor. Dostluğun, dayanışmanın, edebiyatın ve direnmenin sorunlara çözüm üretmedeki büyük etkisine ve gücüne de vurgu yapan, gençler kadar yetişkinlerin de etkilenerek okuyacağı çağdaş bir roman.
Ece, babasının tüm aileye yönelttiği şiddetle baş etmeye çalıştığı bir dönemde, apartmana yeni taşınan Cem'le tanışır. Çözümsüz görünen sorunların üstesinden gelmenin, kötülüğe direnmenin yollarını onunla keşfetmeye başlar. Tatilde tanıştığı Hollandalı'nın tasasız yaşamı yüzünden ikilemlere sürüklense de, kaçtığı "kafes"te komşusuyla paylaştıkları, iki genci de yeni bir duygu ve düşünce dünyasına taşıyacaktır...
Aslı Der, 1975'te İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'ndeki eğitimini tamamladı. İngilizce ve Fransızca'dan çeviriler yaptı, firmalar için yayınlar hazırladı. Kitaplarına felsefe eğitiminin derinliğini ve zenginliğini taşıyan yazarın ilk kitabı olan Küçük Cadı Şeroks'un ikinci macerası Büyük Tuzak, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD) tarafından 2007 Yılın En İyi Çocuk Romanı seçildi. Bu kitabıyla 2010'da Uluslararası Çocuk Kitapları Kurulu'nun (IBBY) Onur Listesi'ne girdi. Şeroks'un maceralarını üçüncü kitap Barış Odaları ile tamamlayan yazarın diğer fantastik çocuk romanları Tehlikeye 3 Yolculuk ve Kayıp Rüyacı. İlk gençlik romanı Defne'yi Beklerken'in ardından Darmadağın'ı yine gençler için yazan Aslı Der, eşi ve iki çocuğuyla birlikte İstanbul'da yaşıyor.
Gönderen
Unknown
zaman:
12:05
20 Ekim 2015 Salı
Ben Ayrıkotu / İrem Uşar
ON8 Kitap'tan yeni bir kitap!
Ben Ayrıkotu
İrem Uşar
19 yaşından platonik postalar...
Ben giyinip evden çıkacağım. Bir apartman kapısının önüne geleceğim, durup önce apartmanın ismine, sonra zillere bakacağım. Zildeki bir isim hoşuma gidecek, hemen oracıkta zahmetsizce sokağının, apartmanın adını, daire numarasını zarfın üstüne yazacağım. Sonrasında, derhal oradan uzaklaşacağım. Postaneye gidip Şef'ten - postanenin şefi, eski ahbap, uzun hikaye - mektubumu postalamasını rica edeceğim.
Platonik posta! Yapacağım şey bu.
On dokuz yaşındaydı ve insanlardan kopmuştu. Ne buluşmak istiyordu onlarla, ne de karşılaşmak. Konuşup yanlış anlaşılmaktansa, yazının güvenli ritmini tercih etti. Kapısını kapadı, kalbini açtı. Böyle böyle başladı mektup yazmaya. Kimseye söyleyemediklerini herkese anlattı. Günlerce, haftalarca, aylarca... Ve sonunda, hiç beklemediği birine yakalandı!...
Gözlem gücünün yansıdığı kitaplarıyla sevilen İrem Uşar'ın ilk kez 2008'de yayımlanan romanı, göden geçirilmiş baskısıyla ON8'de. Bir gencin yaşamındaki özel bir döneme, onun saklanmak ve erişmek, silikleşmek ve görünür olmak arasındaki gelgitine tanıklık eden Ben Ayrıkotu, gerçeklik ve hayal dünyası arasında usulca geziniyor. İnsanın karmaşık duygu durumlarını, iç hesaplaşmalarını ustalıkla çözen romana İstanbul'un birbirinden farklı ve özel mekanları ev sahipliği yapıyor. Ödüllü çocuk kitaplarının yazarı İrem Uşar, genç ve samimi üslubuyla her yaştan okuru kucaklıyor.
1975'te İstanbul'da doğan İrem Uşari Notre Dame de Sion Lisesi'nin ardından Marmara Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü'nden mezun oldu. Muhabirlik, editörlük ve metin yazarlığı yaptı. 2010'da PEN'in davetiyle Belçika'nın Antwerp kentinde katıldığı yazarlık atölyesinde, Assos yakınlarındaki Sivrice Deniz Feneri için Günışığı Kitaplığı tarafından özel projelendirilen çocuk kitabı Fenerden Tutuşan Işık'ı (2011) yazdı. ÇYGD tarafından Yılın En İyi Çocuk Öyküleri Kitabı 2011 Jüri Özel Ödülü'ne değer görülen Kuuzu ve Lunapark Ailesi'nde (2011), gülümseten aile öykülerini kaleme aldı. Sadi Güran'ın desenleriyle canlanan Lataşiba'da (2013), zıt özelliklere sahip insanların yaşadığı iki farklı kentin fantastik öyküsünü anlattı. Yıllardır tai chi çalışan İrem Uşar, Ankara'da yaşıyor.
Ben Ayrıkotu
İrem Uşar
19 yaşından platonik postalar...
Ben giyinip evden çıkacağım. Bir apartman kapısının önüne geleceğim, durup önce apartmanın ismine, sonra zillere bakacağım. Zildeki bir isim hoşuma gidecek, hemen oracıkta zahmetsizce sokağının, apartmanın adını, daire numarasını zarfın üstüne yazacağım. Sonrasında, derhal oradan uzaklaşacağım. Postaneye gidip Şef'ten - postanenin şefi, eski ahbap, uzun hikaye - mektubumu postalamasını rica edeceğim.
Platonik posta! Yapacağım şey bu.
On dokuz yaşındaydı ve insanlardan kopmuştu. Ne buluşmak istiyordu onlarla, ne de karşılaşmak. Konuşup yanlış anlaşılmaktansa, yazının güvenli ritmini tercih etti. Kapısını kapadı, kalbini açtı. Böyle böyle başladı mektup yazmaya. Kimseye söyleyemediklerini herkese anlattı. Günlerce, haftalarca, aylarca... Ve sonunda, hiç beklemediği birine yakalandı!...
Gözlem gücünün yansıdığı kitaplarıyla sevilen İrem Uşar'ın ilk kez 2008'de yayımlanan romanı, göden geçirilmiş baskısıyla ON8'de. Bir gencin yaşamındaki özel bir döneme, onun saklanmak ve erişmek, silikleşmek ve görünür olmak arasındaki gelgitine tanıklık eden Ben Ayrıkotu, gerçeklik ve hayal dünyası arasında usulca geziniyor. İnsanın karmaşık duygu durumlarını, iç hesaplaşmalarını ustalıkla çözen romana İstanbul'un birbirinden farklı ve özel mekanları ev sahipliği yapıyor. Ödüllü çocuk kitaplarının yazarı İrem Uşar, genç ve samimi üslubuyla her yaştan okuru kucaklıyor.
1975'te İstanbul'da doğan İrem Uşari Notre Dame de Sion Lisesi'nin ardından Marmara Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü'nden mezun oldu. Muhabirlik, editörlük ve metin yazarlığı yaptı. 2010'da PEN'in davetiyle Belçika'nın Antwerp kentinde katıldığı yazarlık atölyesinde, Assos yakınlarındaki Sivrice Deniz Feneri için Günışığı Kitaplığı tarafından özel projelendirilen çocuk kitabı Fenerden Tutuşan Işık'ı (2011) yazdı. ÇYGD tarafından Yılın En İyi Çocuk Öyküleri Kitabı 2011 Jüri Özel Ödülü'ne değer görülen Kuuzu ve Lunapark Ailesi'nde (2011), gülümseten aile öykülerini kaleme aldı. Sadi Güran'ın desenleriyle canlanan Lataşiba'da (2013), zıt özelliklere sahip insanların yaşadığı iki farklı kentin fantastik öyküsünü anlattı. Yıllardır tai chi çalışan İrem Uşar, Ankara'da yaşıyor.
Gönderen
Unknown
zaman:
09:19
12 Ekim 2015 Pazartesi
Benim Babam Ömür Adam / Ömer Açık
Günışığı Kitaplığı'ndan yeni bir kitap daha!
BENİM BABAM ÖMÜR ADAM
Ömer Açık
Editör: Müren Beykan
Bal sarısı bisikletin yolunda, aklı beş karış havada!
Güçlü öykülemesi ve özgün üslubuyla sevilen Ömer Açık, çocuklar için yazdığı ikinci romanında yine sıcacık ve umut dolu bir dünya yaratıyor. İlk çocuk romanı Menekşe İstasyonu'ndaki zengin dil kullanımı, mahalle kurgusu ve birbirinden ilginç kahramanlarıyla dikkati çeken yazar, bu kez rüzgarla haşır neşir, hayallerinin peşinde koşan bir çocuğun öyküsünü anlatıyor. Çocukların heyecanını, yaşamı algılayışını başarıyla aktaran yazar, yarattığı mahalleyi ekmek fırını, kedili kitapçı ve dut ağaçlı meydan gibi sevginin sıcaklığını yansıtan ayrıntılarla biçimliyor. Benim Babam Ömür Adam, öğretmenlik görevini sürdüren Açık'tan, hem küçükler hem de büyükler için şiir tadında bir roman.
Arkadaşı Şair Amca'yla meydandaki dut ağacı altında buluşmayı seven Fiko'nun hayallerine giden yol, mor bir kuşaktır. Babasının verdiği üç karış uzunluğundaki kuşağı iki hafta boyunca kaybetmemesi gerekmektedir. İyi de, aklı beş karış havadaki Fiko bu işi başarabilir mi?.. Yaz tatili boyunca süreceği bal rengi bisikletin hayali bir yandan, aileye yeni katılacak bebeğin yarattığı karışık duygular bir yandan; Fiko'nun aklı karışmıştır bir kere...
Zevkle okunacak bir kitap! Kaçırılmaması tavsiye olunur :)
BENİM BABAM ÖMÜR ADAM
Ömer Açık
Editör: Müren Beykan
Bal sarısı bisikletin yolunda, aklı beş karış havada!
Güçlü öykülemesi ve özgün üslubuyla sevilen Ömer Açık, çocuklar için yazdığı ikinci romanında yine sıcacık ve umut dolu bir dünya yaratıyor. İlk çocuk romanı Menekşe İstasyonu'ndaki zengin dil kullanımı, mahalle kurgusu ve birbirinden ilginç kahramanlarıyla dikkati çeken yazar, bu kez rüzgarla haşır neşir, hayallerinin peşinde koşan bir çocuğun öyküsünü anlatıyor. Çocukların heyecanını, yaşamı algılayışını başarıyla aktaran yazar, yarattığı mahalleyi ekmek fırını, kedili kitapçı ve dut ağaçlı meydan gibi sevginin sıcaklığını yansıtan ayrıntılarla biçimliyor. Benim Babam Ömür Adam, öğretmenlik görevini sürdüren Açık'tan, hem küçükler hem de büyükler için şiir tadında bir roman.
Arkadaşı Şair Amca'yla meydandaki dut ağacı altında buluşmayı seven Fiko'nun hayallerine giden yol, mor bir kuşaktır. Babasının verdiği üç karış uzunluğundaki kuşağı iki hafta boyunca kaybetmemesi gerekmektedir. İyi de, aklı beş karış havadaki Fiko bu işi başarabilir mi?.. Yaz tatili boyunca süreceği bal rengi bisikletin hayali bir yandan, aileye yeni katılacak bebeğin yarattığı karışık duygular bir yandan; Fiko'nun aklı karışmıştır bir kere...
Zevkle okunacak bir kitap! Kaçırılmaması tavsiye olunur :)
Gönderen
Unknown
zaman:
14:07
7 Ekim 2015 Çarşamba
Yoksa Hayat Gençken Daha Mı Zor?
Belki bu yazımı okuyanlar beni, bu yaşta hala İpek Ongun okuduğum için garipseyebilir...Saygı duyarım...Ama İpek Ongun benim, 80 yaşına da gelsem vazgeçemeyeceğim yazarlardan biridir.
Bugüne dek çıkan bütün kitaplarını okudum, bu kitabı 2013'te çıkmıştı. Çıkar çıkmaz almıştım ama okumaya kıyamadığımdan, kitaplığımda bekliyordu. Geçenlerde baktım, Bir Genç Kızın Gizli Defteri serisinin son kitabı Nerde Kalmıştık çıkmış, hemen onu da aldım.
Yoksa Hayat Gençken Daha Mı Zor, bir serinin kitabı değil, başlı başına bir hikaye...Tam bir İpek Ongun tarzı. Bir okuldaki öğrencilerin ve çok sevdikleri öğretmenlerinin etrafında dönen olaylar anlatılıyor. Öğretmenin öğrencileri için nasıl çabaladığını, öğrencilerin her birinin başına gelen olaylar karşısında neler yaptıklarını okuyorsunuz kitapta.
Kitabın arka kapak yazısı şöyle:
"Kalp çarpıntıları her şeyin önüne geçerken,
Arayışlar şaşkına çevirirken,
Sevgiler, ilgiler, beğeniler birbirine karışırken,
Bu arada sıkı dostluklar sınanırken,
Yoksa Hayat Gençken Daha mı Zor?"
Ben, ne zaman canım sıkılsa, moralim bozulsa alırım elime bir İpek Ongun kitabı, başlarım okumaya ve tüm sıkıntımı unuturum... İlaç gibi gelir bana...
Gönderen
Unknown
zaman:
09:45
5 Ekim 2015 Pazartesi
Zeynep Cemali Edebiyat Günü
Günışığı Kitaplığı'nın bu yıl 5.sini düzenlediği Zeynep Cemali Edebiyat Günü 3 Ekim'de Kadir Has Üniversitesi'nde gerçekleşti. Yayıncılık ve edebiyat dünyasının buluştuğu, ülkemizin ilk ve tek yıllın yayıncılık konferansı önemli isimleri ağırladı.
İyi bir sanat eseri insanlara değil, doğaya aittir!
Ülkemizin ilk ve tek yıllık yayıncılık konferansı olan Zeynep Cemali Edebiyat Günü'nün beşincisi, 3 Ekim Cumartesi günü Kadir Has Üniversitesi'nde gerçekleşti. Edebiyata ve kitaplara emek verenlerin, yeni bir gündemle bir araya geldiği konferansa Necati Tosuner, Gülten Dayıoğlu, Behçet Çelik, Feridun Andaç, Müge İplikçi, Ahmet Büke, Sevin Okyay, Sevim Ak ve Fatih Erdoğan gibi edebiyatçıların yanı sıra çok sayıda yayıncı, editör, çevirmen, tasarımcı, illüstratör, akademisyen, resmi ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, kütüphanelerden ve eğitim kurumlarından yöneticiler katıldı. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi yine sunuculuğunu, çocuk ve gençlik edebiyatının sevilen kalemi Aslı Der'in üstlendiği konferans, 6,7,8. sınıf öğrencileri için yurt çapında düzenlenen Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2015 Ödül Töreni ve kokteylle sonlandı.
Her yaştan okura dokunan eserleriyle sevilen yazar Feyza Hepçilingirler, yayıncılığın güncel başlıklarının tartışıldığı konferansın açılış konuşmasında, yazarlığı ile değil, Türkçe çalışmalarıyla daha çok tanındığını belirterek, "Bir dil nasıl gücünü yitirir, nasıl hastalanır; bunun üzüntüsü ve telaşı içindeyim. Bu yüzden gücümü dile verdim," dedi. Hepçilingirler, öğretmenliğini yazarlığından, yazarlığını da öğretmenliğinden korumaya çalıştığını vurguladı.
Konferansın belleklerden silinmeyecek kapanış konuşmasını, edebiyatımızın güçlü hikaye anlatma geleneğinin özgün yorumcularından, usta yazar Latife Tekin yaptı. İyi bir sanat eserinin insanlara değil, doğaya ait olduğunu ifade eden usta yazar, neden ve nasıl yazdığını şu sözlerle açıkladı: "Yoksulların sessizliğini dile çeviriyorum, Kendimi simülatör olarak değil, zuhur olarak görüyorum. Ben 'edebiyat dışıyım' derim kendime. Çünkü, yazmaya yoksulları anlatarak başladım. Edebiyatın sınıfsal olduğunu düşünüyorum. Yoksullara ne yazık ki edebiyat yapma hakkı verilmiyor. Politik hareket içinden gelen kaçak yazarlar var bir de. Ben de onlardan biriyim. Yoksulluğumu koruyarak edebiyat yapma hakkı verilmiyor. Politik hareket içinden gelen kaçak yazarlar var bir de. Ben de onlardan biriyim. Yoksulluğumu koruyarak edebiyat yapmaya çalışırken de doğaya yaklaştım.
Yazar, şair Karin Karakaşlı, anadil ve edebiyat üzerine düşündürürken, dilin gücüne değindi. "Benim için önce söz vardı," diyerek konuşmasına başlayan Karakaşlı, "Okula başladığımda Ermeni alfabesinin 38 harfini ve Latin alfabesinin 29 harfini aynı anda öğrenmem gerekiyordu. Düşünebiliyor musunuz, birinci sınıfa giden küçücük bir çocuk harflerin altında eziliyor. İki dilli çocuklar bu ülkede diğerlerine kıyasla daha çabuk büyüyor. Ermenice, Kürtçe demek bir başka tınlıyor bu topraklarda; Fransızca, İngilizce gibi değil. Dillerin siyasallaşması devlet politikalarının ürünüdür. Bize sözünü sakınmayan yayıncı, gazeteci ve yazarlar lazım. Bunlar hepimize sığınak yaratır," dedi.
Harry Potter gibi, fantastik edebiyatın önemli eserlerini dilimize kazandıran çevirmen Kutlukhan Kutlu, edebiyatta çeviriye ve çevirmene dikkat çekti. Çevirmenin de yaratılan eser üzerinde hak sahibi olduğunu vurgulayan Kutlu, "Nasıl yazarların ustalık eserleri varsa, çevirmenlerin de hazır oldukları çeviriler vardır. Ben Harry Potter'a hazırdım, çünkü o duygu durumundan geçmiş ve anlatılanlar üzerine daha önce defalarca düşünmüştüm," diye konuştu. "Çevirmenlik, içinizdeki yazar damarınızı bulduğunuzda ilerliyor", diyen Kutlu, o damarın fazla ileri gitmesini engelleyen frenin de yayınevi olduğunu belirterek editörün önemine dikkat çekti.
Literatür Yayıncılık ve Punto Kitap Dağıtım'ın kurucu yöneticisi Kenan Kocatürk'ün yönettiği "Yayınevinden Okura Kitabın Satış Süreçleri" paneline, D&R, Ankara Dost Kitabevi ve Kitapyurdu'nun yetkilileri katıldı. Konuşmacılar, Türkiye'deki satış oranlarından mağazaların özelliklerine, kitap dağıtımının öneminden yurt dışı örneklerine, butik yayıncılıktan bağımsız kitabevlerinin sorunlarına kadar pek çok önemli konuya değindi. Panelin soru cevap bölümünde söz alan usta yazar Necati Tosuner, "Çok satan kitabı babam da satar", diyerek zincir kitabevlerinin satış politikalarını eleştirdi.
İletişim Yayınları yöneticilerinden, deneyimli yayıncı Tuğrul Paşaoğlu ise dijital yayıncılığın geleceğine ilişkin vizyonunu aktardığı konuşmasında, Türkiye'de dijital yayıncılığın gelişememesinin en önemli nedenini merkezi kayıt sisteminin eksikliğine bağladı. Yurt dışı örnekleri eşliğinde yeni bir veritabanı modelinden bahseden Paşaoğlu, "Eser sahipleri ve yayıncılar gerekli yatırımları yaparak okurun esere ulaşmasını kolaylaştıracak. Okur da kullandığı eser kadar ödeme yapacak," diyerek gelecekte dijital yayıncılığın yönünü bu sistemin belirleyeceğini söyledi.
Edebiyat günü, ülke genelinde büyük bir katılımla sonuçlanan Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2015 Ödül Töreni ile sona erdi. Proje başkanı Müren Beykan, 2015 sonuçlarını değerlendirdiği konuşmasında, "Amacımız, yarınlara ilişkin umudumuzu edebiyat bayrağıyla yükseltme cesaretini gençlere aşılamak ve geleceğin yazarlarına dokunmak. Yarınlarda ödünsüz barışı kuracak ve koruyacak olan gençlerin arasında, bu yıl 700'ü aşkın öyküyü yazanların da bulunduğunu düşünmeli, güvende hissetmeliyiz," diyerek, yarışmanın aşıladığı umuda dikkat çekti. Ödül töreninde; Latife Tekin, birinci Ezgi Akar'a; Feyza Hepçilingirler, ikinci Bengisu Belen'e; Behçet Çelik, üçüncü Cem Demir'e ödüllerini verdi.
Günışığı Kitaplığı, günün sonundaki kokteylle edebiyat yayıncılığındaki 20. yılına merhaba dedi.
İyi bir sanat eseri insanlara değil, doğaya aittir!
Ülkemizin ilk ve tek yıllık yayıncılık konferansı olan Zeynep Cemali Edebiyat Günü'nün beşincisi, 3 Ekim Cumartesi günü Kadir Has Üniversitesi'nde gerçekleşti. Edebiyata ve kitaplara emek verenlerin, yeni bir gündemle bir araya geldiği konferansa Necati Tosuner, Gülten Dayıoğlu, Behçet Çelik, Feridun Andaç, Müge İplikçi, Ahmet Büke, Sevin Okyay, Sevim Ak ve Fatih Erdoğan gibi edebiyatçıların yanı sıra çok sayıda yayıncı, editör, çevirmen, tasarımcı, illüstratör, akademisyen, resmi ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, kütüphanelerden ve eğitim kurumlarından yöneticiler katıldı. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi yine sunuculuğunu, çocuk ve gençlik edebiyatının sevilen kalemi Aslı Der'in üstlendiği konferans, 6,7,8. sınıf öğrencileri için yurt çapında düzenlenen Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2015 Ödül Töreni ve kokteylle sonlandı.
Her yaştan okura dokunan eserleriyle sevilen yazar Feyza Hepçilingirler, yayıncılığın güncel başlıklarının tartışıldığı konferansın açılış konuşmasında, yazarlığı ile değil, Türkçe çalışmalarıyla daha çok tanındığını belirterek, "Bir dil nasıl gücünü yitirir, nasıl hastalanır; bunun üzüntüsü ve telaşı içindeyim. Bu yüzden gücümü dile verdim," dedi. Hepçilingirler, öğretmenliğini yazarlığından, yazarlığını da öğretmenliğinden korumaya çalıştığını vurguladı.
Konferansın belleklerden silinmeyecek kapanış konuşmasını, edebiyatımızın güçlü hikaye anlatma geleneğinin özgün yorumcularından, usta yazar Latife Tekin yaptı. İyi bir sanat eserinin insanlara değil, doğaya ait olduğunu ifade eden usta yazar, neden ve nasıl yazdığını şu sözlerle açıkladı: "Yoksulların sessizliğini dile çeviriyorum, Kendimi simülatör olarak değil, zuhur olarak görüyorum. Ben 'edebiyat dışıyım' derim kendime. Çünkü, yazmaya yoksulları anlatarak başladım. Edebiyatın sınıfsal olduğunu düşünüyorum. Yoksullara ne yazık ki edebiyat yapma hakkı verilmiyor. Politik hareket içinden gelen kaçak yazarlar var bir de. Ben de onlardan biriyim. Yoksulluğumu koruyarak edebiyat yapma hakkı verilmiyor. Politik hareket içinden gelen kaçak yazarlar var bir de. Ben de onlardan biriyim. Yoksulluğumu koruyarak edebiyat yapmaya çalışırken de doğaya yaklaştım.
Yazar, şair Karin Karakaşlı, anadil ve edebiyat üzerine düşündürürken, dilin gücüne değindi. "Benim için önce söz vardı," diyerek konuşmasına başlayan Karakaşlı, "Okula başladığımda Ermeni alfabesinin 38 harfini ve Latin alfabesinin 29 harfini aynı anda öğrenmem gerekiyordu. Düşünebiliyor musunuz, birinci sınıfa giden küçücük bir çocuk harflerin altında eziliyor. İki dilli çocuklar bu ülkede diğerlerine kıyasla daha çabuk büyüyor. Ermenice, Kürtçe demek bir başka tınlıyor bu topraklarda; Fransızca, İngilizce gibi değil. Dillerin siyasallaşması devlet politikalarının ürünüdür. Bize sözünü sakınmayan yayıncı, gazeteci ve yazarlar lazım. Bunlar hepimize sığınak yaratır," dedi.
Harry Potter gibi, fantastik edebiyatın önemli eserlerini dilimize kazandıran çevirmen Kutlukhan Kutlu, edebiyatta çeviriye ve çevirmene dikkat çekti. Çevirmenin de yaratılan eser üzerinde hak sahibi olduğunu vurgulayan Kutlu, "Nasıl yazarların ustalık eserleri varsa, çevirmenlerin de hazır oldukları çeviriler vardır. Ben Harry Potter'a hazırdım, çünkü o duygu durumundan geçmiş ve anlatılanlar üzerine daha önce defalarca düşünmüştüm," diye konuştu. "Çevirmenlik, içinizdeki yazar damarınızı bulduğunuzda ilerliyor", diyen Kutlu, o damarın fazla ileri gitmesini engelleyen frenin de yayınevi olduğunu belirterek editörün önemine dikkat çekti.
Literatür Yayıncılık ve Punto Kitap Dağıtım'ın kurucu yöneticisi Kenan Kocatürk'ün yönettiği "Yayınevinden Okura Kitabın Satış Süreçleri" paneline, D&R, Ankara Dost Kitabevi ve Kitapyurdu'nun yetkilileri katıldı. Konuşmacılar, Türkiye'deki satış oranlarından mağazaların özelliklerine, kitap dağıtımının öneminden yurt dışı örneklerine, butik yayıncılıktan bağımsız kitabevlerinin sorunlarına kadar pek çok önemli konuya değindi. Panelin soru cevap bölümünde söz alan usta yazar Necati Tosuner, "Çok satan kitabı babam da satar", diyerek zincir kitabevlerinin satış politikalarını eleştirdi.
İletişim Yayınları yöneticilerinden, deneyimli yayıncı Tuğrul Paşaoğlu ise dijital yayıncılığın geleceğine ilişkin vizyonunu aktardığı konuşmasında, Türkiye'de dijital yayıncılığın gelişememesinin en önemli nedenini merkezi kayıt sisteminin eksikliğine bağladı. Yurt dışı örnekleri eşliğinde yeni bir veritabanı modelinden bahseden Paşaoğlu, "Eser sahipleri ve yayıncılar gerekli yatırımları yaparak okurun esere ulaşmasını kolaylaştıracak. Okur da kullandığı eser kadar ödeme yapacak," diyerek gelecekte dijital yayıncılığın yönünü bu sistemin belirleyeceğini söyledi.
Edebiyat günü, ülke genelinde büyük bir katılımla sonuçlanan Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2015 Ödül Töreni ile sona erdi. Proje başkanı Müren Beykan, 2015 sonuçlarını değerlendirdiği konuşmasında, "Amacımız, yarınlara ilişkin umudumuzu edebiyat bayrağıyla yükseltme cesaretini gençlere aşılamak ve geleceğin yazarlarına dokunmak. Yarınlarda ödünsüz barışı kuracak ve koruyacak olan gençlerin arasında, bu yıl 700'ü aşkın öyküyü yazanların da bulunduğunu düşünmeli, güvende hissetmeliyiz," diyerek, yarışmanın aşıladığı umuda dikkat çekti. Ödül töreninde; Latife Tekin, birinci Ezgi Akar'a; Feyza Hepçilingirler, ikinci Bengisu Belen'e; Behçet Çelik, üçüncü Cem Demir'e ödüllerini verdi.
Günışığı Kitaplığı, günün sonundaki kokteylle edebiyat yayıncılığındaki 20. yılına merhaba dedi.
Gönderen
Unknown
zaman:
14:59
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)