26 Mayıs 2009 Salı

Clinique ürünlerine bayılıyorum!

Yaklaşık 2-3 senedir kullanıyorum Clinique marka ürünleri.

Önce D.D.M.L yani Dramatically Different Mousturizing Lotion kullanmaya başladım arkadaşımın tavsiyesiyle.Cidden de çok iyi geldi cildime.Karma bir cildim var.Bu nedenle dikkatli seçmem gerek ürünleri.Cildimin yağlı olan bölgelerini daha fazla yağlandırmadan nemlendirmeli, yağsız bölgelerini de yine dengeli olarak nemlendirmeli kullanacağım ürün.
Ben de Clinique'in bu nemlendiricisinden çok memnun kalınca tonik ve cilt temizleme sabununu da alayım dedim.İşte o gün bu gündür hep kullanıyorum ve cidden çok faydasını görüyorum.Kesinlikle tavsiye ederim.Ama tabii önce bir cilt uzmanına da danışmak gerek, cilt tipini öğrenip uzmanın tavsiyelerine göre ürün kullanmak en doğrusu.



Daha sonra Clinique'in Superdefense adlı ürününü de aldım ve kullanmaya başladım.Bu ürün hem yaşlanma etkilerini geciktiriyor, hem de spf 25 koruma faktörü sayesinde güneş ışınlarına karşı koruma sağlıyor.Gerçekten çok güzel.



Eh artık yaş da yavaş yavaş ilerlemeye başlayınca, kendi kendime dedim ki, "sen artık bir de göz altı kremi alsan iyi olacak!"Eh onu da buldum Clinique'ten!All About Eyes adlı göz kremi.Jel kıvamında olması benim çok hoşuma gitti.Yağlı yağlı ve yapışkan bir ürün değil.Hem kırışıklar için hem de şişlik ve morluklar için faydalı bir ürün.

Bu arada bu saydığım ürünleri hep www.strwberrynet.com adlı internet sitesinden aldım.Geçen sene bir arkadaşım sayesinde keşfettim bu siteyi ve o zamandan beri süper indirimli alıyorum ürünleri.Muhteşem bir site!Mutlaka girin, bakın.İlk müşterilere hediyeler, ücretsiz kargo,ekstra indirimler vs. çok faydalı gerçekten!

Şimdi Clinique'ten almak istediğim ürünler güneş kremleri.Eh malum yaz geliyor!E biz de tatile gideceğimize göre bir-iki krem almakta fayda var.Çünkü özellikle beyaz tenli olduğum için cildim hassas, mutlaka korumam lazım.Sanırım Spf 30 faktörlü olanlar benim için faydalı olur.En kısa sürede bu alışverişimi de yapayım ve yeni Clinique ürünleri hakkında yorumlarımı yayınlayayım değil mi?

28 Nisan 2009 Salı

Jane Austen


19. yüzyılda yaşamış olan Jane Austen, İngiliz Edebiyatı'nın önemli isimlerinden birisi.Steventon, Hampshire'da 1775'de doğan Austen, 1783'de Oxford'da bir akrabası sayesinde okumuş, eğitimine Southampton'da devam etmiş, en sonunda da kadınlar için bir okul olan Reading, Berkshire'da Abbey okulunda okumuş.Roman yazmaya 1789'da başlar, 1802'de kendi tanımıyla büyük ve garip biri tarafından (Tom Lefroy) evlenme teklifi alsa da kabul etmez.İkilinin yaşadığı ilişki "Aşkın Kitabı" filminde anlatılmıştır.Babasının 1805'te ölmesinden sonra Southampton'a taşınır.1809'da Chawton'a zengin kardeşinin yanına taşınır,günümüzde bu ev bir müze ve turistler için popüler bir yer haline gelir.

18 Haziran 1817'de göğüs kanserinden ölen Jane Austen öldüğünde henüz 41 yaşındadır ve Winchester Katedrali'ne gömülmüştür.

Eserleri:Pride And Prejudice, Emma, Sense And Sensibility, Mansfield Park, Northanger Abbey ve Persuasion.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Jane_Austen (Bilgiler buradan alınmıştır.)

Benim Jane Austen ile tanışmam, tahmin edebileceğiniz üzere Pride and Prejudice/Gurur ve Önyargı (ya da Aşk ve Gurur) adlı klasiği ile oldu.Bu kitabı o kadar çok beğendim ki, hem Türkçesini hem de İngilizcesini defalarca okudum.Daha sonra Emma adlı eserini de okudum.O dönemdeki hayatı çok güzel anlatmış Jane Austen kitaplarında.Ayrıca Gurur ve Önyargı adlı eserinde bulunan baş karakterlerden Elizabeth Bennet, bugüne kadar yazılmış en karmaşık karaktermiş.Zaten kitapta Elizabeth ile Bay Darcy'nin aşkı oldukça çarpıcı anlatılmış.





Bu kitabın 2005 yılında çekilen ve Keira Knightley'nin başrolünü oynadığı filmini çok beğenerek izlemiştim.



Yazarın diğer eserlerini henüz okumaya fırsatım olmadı malesef.İngilizce orijinallerini okumak istiyorum ancak Türkiye'de de hepsini bulmak biraz zor oluyor.Eminim hepsi de birbirinden güzel eserler!Bence herkesin mutlaka okuması gereken yazarlar listesinde yer alıyor Jane Austen.

23 Nisan 2009 Perşembe

Bugün 23 Nisan

Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan!!!!

Zaman ne kadar çabuk geçiyor...Bir zamanlar biz de kutluyorduk bu bayramı...Hala aklımda, ortaokuldayken Ankara'da 19 Mayıs stadyumundaki törenlerde biz de oynamıştık.Ne güzeldi o günler...Ama tabii kıymatini hiçbir zaman bilemedik!Tek derdimiz bir an önce büyümekti...Sanki ne varsa büyümekte!İşte büyüdük de ne oldu?İş, güç, ev, yemek, çamaşır vs. derken günler elimizden bir bir akıp gidiyor...Oysa o zamanlar bizden beklenen tek şey derslerimize çalışmamız ve sınıfımızı geçmemizdi.Ne ev geçindirme derdimiz vardı, ne eşimizle iyi geçinme...Sizi bilmem ama ben ne yalan söyleyeyim bazen özlüyorum o günleri...

Tüm çocukların ve ulusumuzun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu ve mutlu olsun!

20 Nisan 2009 Pazartesi

Bahar geldiiiiii....



Evet sonunda bahar mevsimi geldi!Aslında ben kışı ve sonbaharı daha çok severim.Dökülen kızıl yapraklar, yağan yağmur, bembeyaz kar beni her zaman daha mutlu etmiştir.Ama uzun bir aradan sonra ilkbaharı da özlemişim sanırım.Açan çiçekleri, yemyeşil ağaçları, cıvıldayan kuşları görünce pek bir sevindim ve aldım makineyi elime, bazı kareleri yakalamaya çalıştım.Bu resimlerden bazıları bana, bazıları da arkadaşım Bahar'a ait, onun makinesi tabii daha profesyonel olduğundan resimler daha hoş çıktı.



Bu aralar işte çok yoruluyorum.O kadar ki eve gelince artık hiçbir şey yapmaya halim kalmıyor.Sadece yemek yiyoruz.Ondan sonra ben kendimi bir köşeye atıyorum elimde kitabımla, eşim de laptop'ını alıp başka bir köşeye yayılıyor!Saat 22.00 dedin mi de yorgunluğun etkisiyle uyku bastırmaya başlıyor.Ne yapalım, bu günler de böyle geçecek sanırım...


Ya, iyi hoş bahar geldi ama ben bu kiloları nasıl vereceğim.63 kiloyum ve bir gram daha vermiş değilim!Hoş, hiçbir diyet falan yapmadım şimdiye kadar, sadece spor yapmaya çalışıyorum...Artık diyete de başlamaya karar verdim.Temmuz ayında tatile gideceğiz ve ben 5 kilo vermek zorundayım o zamana kadar!İşte kış mevsiminin de bu kötülüğü var!Yiyoruz yiyoruz, nasıl olsa kazaklardan hırkalardan belli olmuyor diye, ama havalar ısınıp da kıyafetler hafiflemeye başladı mı hepimizi bir düşünce alıyor, nasıl zayıflayacağız diye!Neyse, çok sıkı tutmalıyım kendimi ve bir an önce vermeliyim bu kiloları...

İşte böyle...Şimdilik yazacaklarım bunlar, hayatımda pek bir değişiklik olmadığı için!!!





Resimleri en alta koyayım dedim, hepsi bir arada daha hoş duruyor...














































































13 Nisan 2009 Pazartesi

Muhteşem parçalar...

Yaklaşık 1 yıl önce bir radyo keşfettim.Radyo Alaturka.Mehtap sayesinde keşfettim bu radyoyu.O kadar güzel şarkılar çalıyorlar ki, mutlaka dinlemek gerek!Uzun zamandır arıyordum sadece Türk Sanat Müziği çalan bir radyo kanalı, ama bulamamıştım.İşte Radyo Alaturka tam böyle bir radyo.İnternetten de dinlenebilir. http://www.radyoalaturka.com.tr/ Bu linki tıklıyorsunuz ve açılan sayfanın en üstünde yer alan dinleme seçeneklerinden birini tıklayarak radyoyu dinlemeye başlıyorsunuz.Djler de çok başarılı.Mutlaka tavsiye ederim dinlemenizi...

Hemen hemen her gün dinliyorum Radyo Alaturka'yı.Geçenlerde çok güzel bir şarkı çaldılar.Oldukça eski bir şarkı, bir kadın söylüyor.Adını ve kimin söylediğini yakalayamadım ama şarkının nakarat kısmının sözlerini yazdım bir kağıda.Ve eve gelince internetten aradım buldum, Kamuran Akkor'un söylediği, aslında Suat Sayın'a ait bir şarkı, Al Geriye Resmini.Hemen bulup edindim bu şarkıyı.Artık sürekli dinliyorum diyebilirim!İşte şarkının sözleri...

Sana inanmak, sevmek
Herşeyin sonu demek
Diliyorum sana da
Nasip olmasın gülmek

Unuttum artık seni
Bir daha arama beni
İstemem bende kalsın al
Al geriye resmini

Geçenlerde yine Kamuran Akkor'un söylediği bir şarkı çaldılar radyoda.O da Orhan Gencebay'a ait, Kabahat Seni Sevende adlı şarkı.O da ayrı bir güzel.Bakın sözleri de şöyle...


Hayat rüya gibi
Aşk bir kumar gibi
Kaybettim seni sevgili
Yağmur gibi yaşlar
Akar gözlerimden
Kahrettin beni sevgili
Aşk dolu geceler kadar yalnızım
Sensizim, sensiz...

Seni başıma taç, gözlerime yaş ettim
Şu hasta kalbime aşkını ilaç ettim
Ben kendi kendimi sen mesut ol diye
Kaderimle avutup nasıl da harap ettim

Aşk bu mudur ey sevgili
Bir aşk vardır bir gönülde
Kabahat seni seven
Şu benim deli gönlümde...

Ne kadar muhteşem sözler değil mi?Zaten Orhan Gencebay böyle enfes şarkılar yapmış hep, ben daha hiç kötü bir şakısına rastlamadım!

11 Mart 2009 Çarşamba

Derya Baykal'ın yüzüğü...



Derya Baykal'ın Show Tv'de hafta içi gündüz kuşağında yayınlanan Deryalı Günler programını mutlaka duymuşsunuzdur!Ben de evde olduğum zamanlarda takip etmeye çalışıyorum.Derya Baykal çok samimi bir kadın ve programı da bence diğer kadın programlarından çok farklı.İnsanlara yararlı bilgiler veriyor ve birşeyler öğretmeye çalışıyor.

Programı izlemeye başladığımdan beri dikkatimi çeken birşey oldu.Derya Baykal'ın baş parmağında devamlı bir yüzük görüyorum, nazar boncuklu çok şirin bir yüzük!Ben programı izledikçe bu yüzük benim bir hoşuma gitsin, bir hoşuma gitsin!!Öyle bir hale geldim ki artık o yüzükten benim de edinmem gerektiğine kesin karar vermiştim.Ama nasıl?Bunu öğrenmemin bir tek yolu vardı, Derya Baykal'a e-mail yollamak.Ama bir tanecik mail dikkatini çekecek de bana cevap yazacak...Ohooo!!!!Biraz zor bir ihtimaldi gerçekten.Ama ben yılmadım, hergün yollayabildiğim kadar e-mail yolladım ve o yüzüğü nasıl edinebileceğimi sordum.Aynı şekilde kardeşim de bir yandan e-mail yolluyordu Derya Hanım'a.En sonunda sanırım bıktı bizim maillerimizden, birgün tesadüfen evde olduğum ve programı izlediğim günlerden birinde bu yüzükten bahsediverdi!!Hemen kulak kesildim ve yüzükle ilgili bilgileri edindim.Meğer bu yüzük bir tasarımcının elinden (Zeynep Erol) çıkmış.Hemen internette ufak bir araştırma yaptım ve bu tasarımcının dükkanının adresini öğrendim!Bu arada şunu da öğrendim, meğer bu yüzükle ilgilenen tek kişi ben değilmişim!İnsanlar Derya Baykal'ı soru yağmuruna tutuyorlarmış, bu yüzüğü nereden edindiğine dair!Neyse sonunda öğrendim ya, yarın inşallah gidip bakacağım bu tasarımcının dükkanına ve yüzüğü almak için elimden gelen herşeyi yapacağım!

Bu arada Lady Chatterley'in Sevgilisi adlı kitabı bitirdim.Gerçekten değişik bir kitap.Epey de cinsellik unsuru bölümler içeriyor.Ama mutlaka okunması gereken kitaplardan birisi bence.Evli bir kadının başka bir erkekle tutkulu ilişkisini anlatmış D.H.Lawrence.

Şu sıralar Erica James'in Eskisi Gibi Olmayacak adlı kitabını okuyorum.Bakalım bu nasıl bir kitap!Hala okumam gereken o kadar çok kitap var ki, nasıl bitireceğim bilmiyorum!!!!

4 Mart 2009 Çarşamba

İki kitap bitirdim

En son okuduğum iki kitabı da bitirdim.Biraz elimde süründüler ama olsun!Birisi "En İyi Arkadaşımın Kızı", diğeri de "Bir Dahinin Güncesi".İkisi birbirinden farklı ama ikisini de beğendim gerçekten.

Şimdi elimde D.H.Lawrence'ın Lady Chatterley'in Sevgilisi adlı kitap var.Henüz kitaba adapte olamadım ama ısrarla okumaya devam ediyorum!Bir de İpek Ongun'un son çıkan kitabı Günler Akıp Giderken'e başlayım diyorum, ama bakalım!Ben tam bir İpek Ongun hayranıyım, çocukluğumdan beri okurum kitaplarını.Yaşım ilerlemesine rağmen asla okumaktan vazgeçemedim onun kitaplarını.Bu yüzden yeni kitabını da çıkar çıkmaz aldım ama okumaya bir türlü kıyamıyorum!Çünkü okumaya başlarsam bir an önce bitireceğimden korkuyorum ve bitmesini istemiyorum!



Bu arada bir yandan da japonca çalışmaya başlamam lazım.Kullanmaya kullanmaya o kadar unuttum ki anlatamam!Oysa ki okulda 4 sene bunun eğitimini gördük!Şimdi birşeyler yapmam lazım ama ne, tam olarak onu da bilmiyorum!!Pratik imkanım da pek olmuyor malesef!En kısa sürede elime kitabı alıp çok sevgili Kanji'lere dönmem lazım.Ve bir yandan da pratik yapmanın yollarını bulmam gerek!!!Yardım edebilecek olan var mı bana arkadaşlar???