30 Eylül 2010 Perşembe

Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi



















Bu kitaba başlarken biraz endişe etmiştim, çok sıkıcı gibi görünüyor, acaba okuyabilir miyim, bitirebilir miyim diye.Ama başladıktan sonra hiç de endişeye gerek olmadığını anladım.

Ayfer Tunç'un ilk okuduğum romanı olan Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anltılan Kısa Tarihi, oldukça ilginç bir roman.Ayfer Tunç, Karadeniz'in küçük bir kentinde denize sırtına dönmüş bir akıl hastanesinden yola çıkarak, bol karakterli bir roman yazmış.Okurken kendinizi kaybediyorsunuz.Kitaptaki karakterleri takip etmek çok zor!Ben sık sık geriye gidip hatırlamaya çalıştım, ama bir o kadar da eğlenceli.Her yeni karakteri bir şekilde -ama düzgün bir şekilde- hikayeye bağlamış yazar.Karakterler de tipik Türk insanı.Hepsi birbirinden ilginç, eğlenceli ve bizden!Ben sanki bir Orhan Kemal klasiği okuyor gibi hissettim kendimi.Türk insanının şaşırtıcı derecede iyi gözlemlemiş Ayfer Tunç.

Tabii herkes aynı zevkle okumayabilir çünkü dur durak bilmeyen olaylar, sürekli yeni yeni kahramanlar insanı okurken yorabilir, ama bu da kitabı diğerlerinden farklı kılan önemli özelliklerden bence.İlginç, dolu dolu ve sıradan olmayan bir roman okumak isterseniz, kesinlikle tavsiye ederim!

19 Eylül 2010 Pazar

Blog Yazarları Buluşması















Sevgili arkadaşlarımız Zeynep ve Burcu yeni bir blog yazarları buluşması düzenliyorlar.Katılmak isteyenlere duyurulur!


Buluşmaya katılmak isteyen blog yazarlarının yapması gereken ad, soyad, blog adı ve kendisine ulaşılabilecek telefon numaraları ile yanlarında getirmek istedikleri kişinin ismini içeren maili Zeynep ya da Burcu'ya göndermeleri.


Buluşmada keyifli bir sohbetin yanında kahvaltı tabağı ve sınırsız çay seçeneği var ve kişi başı bedeli 10 tl.Ayrıca bizlerin de evlerinde yaptıkları ikramlar memnuniyetle kabul edilecekmiş:))


Bu arada ilk iki buluşmada tekrarlanan hediyeleşme etkinliği biraz değiştirilmiş.Birbirimize hediye vermek yerine, okulların açıldığı bu dönemde ihtiyacı olan bir öğrenciyi sevindirecek (kalem, silgi, boya kalemi, hikaye kitabı vs.) birkaç malzemenin bir zarf içerisinde getirilmesi rica ediliyor.


Son olarak, buluşmaya katılmak isteyebilecek diğer arkadaşların da haberdar olabilmesi için bloglarımızda bu buluşmaya yer vermemiz isteniyor.


Buluşmada tanışmak, kaynaşmak ve sohbet etmek üzere:)

11 Eylül 2010 Cumartesi

Beğenmediğim kitaplar

Bu aralar pek kitap tavsiyesi yazmadım biliyorum.Aslında okuyorum devamlı ama iş yazmaya gelince biraz kaytarıyorum galiba!Geçenlerde elimden iki adet kitap geçti ve ikisini de malesef bitiremeden bıraktım!Evet, kendime yakıştıramıyorum bunu, normalde ben kitabı beğenmesem de mutlaka bitiririm ama bu sefer yapamadım!Gerçekten bayılacaktım okurken, o yüzden o kitabı okumaya çalışırken kaybedeceğim zamanı düşünüp vazgeçtim okumaktan!Eh buraya da hep beğendiğimiz kitapları yazacak değiliz ya, biraz da beğenmediklerimizi yazalım değil mi?(Bu arada belirteyim, bu kitapları okuyup çok beğenmiş arkadaşlar olabilir, gayet de doğaldır.Zevkler kişiden kişiye değişebilir.Ben buraya kendi düşüncelerimi yazacağım.)

İlk kitap Buket Uzuner'in İstanbullular adlı eseri.Geçen sene fuardan almıştım, ancak okumaya fırsat bulabildim.Ama malesef beni hiç açmadı kitap.Anlatılan hikaye şöyle:Baş kahramanlar Ayhan ve Belgin.Kitabın esas mekanı da Atatürk Havaalanı.Kitapta bu iki kişinin aşkı ve havaalanında karşılaşmaları anlatılıyor.Ama bunun dışında hayatları ve yolları Belgin ve Ayhan'la kesişen, havaalanına da bir şekilde uğrayan farklı insanlardan da bahsediliyor kitapta.En azından benim okuduğum bölüme kadar anlatım böyleydi.Ama kitapta tek bir aksiyon yok!Her şey durağan, yavaş, sıradan...Bu da açıkçası beni çok sıktı.Yani iki kişi buluşacak havaalanında, Belgin ve Ayhan, ama onlar buluşana dek öyle farklı şeyler anlatıldı ki, içim bayıldı!O nedenle bu kitabı beğenmedim arkadaşlar!

İkinci okuyamadığım kitap ise Ilgın Olut'un Küfkedisi adlı kitabı.Ilgın Olut'u Neva adlı eseriyle tanımış, hem çok sevmiş hem de çok kızmıştım (kitabı okuyanlar ne demek istediğimi anlar).Hatta gidip tanışma fırsatım bile olmuştu Ilgın Bey ile.Ama Neva'yı ne kadar beğendiysem, bu kitaptan o kadar sıkıldım.Kitaptan yaklaşık 60-70 sayfa okudum ama pek bir şey de anlayamadım açıkçası.Sadece 2-3 erkeğin iş hayatından bahsediyordu benim okuduğum bölümde.Onun dışında bir şey bulamadım ben kitapta ve bu nedenle de okumayı bıraktım.

Kendimi suçlu gibi hissediyorum, buraya beğenmediğim kitapları yazdığım için ama napıyım, beğenmek kadar beğenmemek de normal.Öyle değil mi?

8 Eylül 2010 Çarşamba

Ramazan Bayramı










Herkese sevdikleriyle birlikte mutlu bayramlar diliyorum!
En kötü günlerimiz bayram tadında olsun!