29 Mayıs 2013 Çarşamba

Beden Bende Bir Bavul / Ferhat Kazancı



Foo Prodüksiyon tarafından piyasaya çıkarılan Beden Bende Bir Bavul, deneme türünde bir kitap.
Ferhat Kazancı içindekileri bize aktarmış yazdıklarında. Ama nasıl aktarmış? Öyle süslü püslü cümlelerle değil.
Sade, duru bir anlatımla...
Ama o sadeliğin içinde öyle duygular gizli ki, sizi en derininizden yakalayan...

"Senden uzaklaşmakta olan bir yolcuyum...
İzini sürebileceğim bir yolum yok. Sadece gitmesi gerektiğini fark eden, sakinliği seçen bir rolü kendime kılıf seçtim. Üzerime yakıştıramasam da yolumda üşümemek için giyinmek zorunda kaldığım."

"Sensizlik ile eşdeğer tek gerçek. Bensizlik.
Sen yoksun ya...
Bu yüzden birlikte yok olduk."

"Dön bana diyebilecek kadar sevmek yürek işidir artık. Kırılan kalp öyle büyük bir hasarla ellerine teslim ediliyor ki, o yıpranan kalbine acır hale gelirsin ve sen tekrar dön bana diyemezsin. Ne istediğini bilmeden kendi içine gizlenirsin. Aslında kendine anlatabileceğin şeylerden bile korkar dilin... Dilin susar, kalbin susar, her şeye rağmen ona duyduğun aşk susar. Sen kazandığını sanırsın... BEN susarım."

"Elinden kayıp gidene çaba sarf etmişsen, bırak artık gitsin... Sana ait değilmiş. Sana ödünç gelmiş... Belki de gerçekten sevmiş ama artık gitmek istemiş..."

"Dilimin ucunda biriktirdiklerim kalbime ağır gelmeye başladığında, sessiz kalmak yerine çığlık atmayı istedim. Geç mi kaldım... Yoksa ben hep yalnızdım da çevremdekileri beni duyabilecek varlıklardan mı saydım."

Daha hangi birini yazayım.
Hepsi birbirinden güzel, dönüp tekrar tekrar okunacak nitelikte...

Ferhat Kazancı lezzet dolu bir kitap yazmış.
Mutlaka okuyun...

24 Mayıs 2013 Cuma

Şahane Hatalar Cumartesi / Lorraine Freeney&Tara McCarthy



April Yayınları'ndan harika bir kitap daha çıktı, gördünüz mü?
Şahane Hatalar Cumartesi

"Son hatanı hatırlıyor musun?
Şahane!
Serinin dördüncü kitabında vitesi yükseltiyoruz.

Cumartesi gecesi ateşi tutuşturuyor. Barlar seksi kadınlarla, baş döndüren erkeklerle dolu. Eski sevgilin pusuda, en yakın arkadaşın büyük bir sır saklıyor, herkesin gözü birbirinin üzerinde.

Cumartesi geceni nasıl tamamlayacağın ise tamamen sana ve yapacağın seçimlere bağlı.

Sürprizler adrenalini son raddeye çıkarıyor, şahane hatalar unutulmaz sonlarla düğümleniyor.

Çözebilir misin?

KADER DİYE BİR ŞEY VARDIR VE SİZİM SEÇİMLERİNİZLE DEĞİŞİR.

Bu kitabı okumaya normal bir kitap gibi birinci sayfadan başlayın. İlk bölümün sonunda, önünüze bir yol ayrımı çıkacak. Kararınızı verin ve ilgili bölüme gidin. Her bölümün sonunda seçimlerinizle kaderinizi kontrol etmeye devam edeceksiniz.

Kitabı okurken bazen hiç beklemediği bir yere ulaşacak, bazen de kendinizi daha önce olduğunuz yerde bulacaksınız. Hayatın size neler hazırladığını asla bilemezsiniz. Ama şunu biliyorsunuz: iyilikler her zaman ödüllendirilmiyor ve bazen hatalı kararlar, şahane olayların başlangıcı olabiliyor. Her yolculuğun sonunda başa dönüp tekrar başlayın, unutmayın, herkes ikinci bir şansı hak eder. Yüzlerce farklı hayat sizi bekliyor.

İyi şanslar."

16 Mayıs 2013 Perşembe

Nasıl Ölürüz / Sherwin B. Nuland



Ölmek üzerine bir kitap okumak ister misiniz?

Ben istedim, çok da merak ettim bu kitabı. Yayınevi olan H2O Kitap ile irtibat kurdum, sağolsunlar kitabı bana gönderdiler. Ben de bir hevesle okudum ve çok da beğendim. Çok değişik bir kitap, ilgi duyuyorsanız bence mutlaka okuyun. Bir çok şey öğrenecek, hayata farklı bakmaya başlayacaksınız.

Kitap Amerika Ulusal Kitap Ödülü almış. Yazarı Dr. Sherwin B. Nuland birçok makale ve kitap yazmış, Yale Üniversitesi'nde de cerrahi ve tıp tarihi konusunda ders veriyormuş. Oldukça bilgili olduğu kitabı okudukça anlaşılıyor zaten.

Kitabın arka kapak yazısı şöyle:
"Bir hayat öpücüğüdür Nasıl Ölürüz, ölümün kasveti, çekildiğimiz köşemize gelip çöktüğünde.

Aslında korktuğumuz ölüm değil bizi o kaçınılmaz sona götüren süreçtir. Ölümle uykuda karşılaşmayı isteriz; geldiğini hissettirmeyen, acısız ve çektirmeyen bir ölüm. Ancak çoğumuz böyle ölmeyecek. Hayatımızın bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçeceği bir matineye hiç gitmeyeceğiz.

Mahşerin atlılarının silahları pek çok ama neredeyse kalp krizi, inme, kanser, Alzheimer, AIDS gibi hastalıkların seyrine benzer bir süreç içinde bizi ölümle buluşturuyor. Nasıl Ölürüz bu buluşmanın öyküsünü anlatıyor. Korkunç, kirli bir ölümü değil doğal bir süreci izah ediyor büyük bir berraklık ve samimiyetle.

Başarılı ve yetenekli bir cerrah olan Nuland tabuların ve edebi lakırdıların ardına gizlenmiş ve mitleştirilmiş ölüm sürecini hekimliği, klinik deneyimleri ve kişisel kayıpları eşliğinde tasvir ediyor ve hayatı nasıl daha dolu dolu ve anlamlı yaşayabileceğimiz konusunda tavsiyelerde bulunuyor.

Ölmenin nasıl bir şey olduğunu merak eden insanlarla sohbet ediyor. Zaman zaman ölümü çok iyi anladığını düşündüü Seneca'dan Montaigne'e, Shakespeare'den Tolstoy'a, Rilke'den Camus ve Lilian Hellman'a pek çok şair, filozof ve edebiyatçıyı konuk ediyor satırlarının arasına. Bilim yazınının sınırlarını aşan tutkulu ve şairane üslubuyla hassasiyetlerimize özen göstererek hastalıklar ve ölüm hakkında bizi bilgilendirip eğitmekle kalmıyor; yüreğimize huzur, yüzümüze gülücükler serpiştiriyor."

İlginize çekerse mutlaka okuyun! Eşsiz bir kitap!




8 Mayıs 2013 Çarşamba

Yeni Kitaplar

Geçtiğimiz günlerde Siyah İnci Yayınları'ndan çıkan iki kitap geçti elime.
Selim Çiprut tarafından yazılan kitapların ilki As Maça. 2012 yılında basılan kitabın arka kapak yazısı şöyle:

"Bazı kötü anlar olur insanın hayatında. Çaresiz hissedip kendini dış dünyaya kapattığı, inancı olmasa da Allah'a sığınıp bir 'Mucize' dilediği. Bu, kişinin çaresizliği değil acizliğidir aslında. Halbuki çevresindeki insanlara baksa aradığı 'Mucize'yi onlarda bulması imkansız değildir. Yeter ki inandıkları tek bir cümle olsun hayatlarında: 'Her insanın hayatında O'nu mucizelere götüren bir AS MAÇA'sı vardır'. Emin olun siz o AS MAÇA'yı bulamayacağınızı düşünseniz de o sizi er ya da geç mutlaka bulacaktır.

"AS MAÇA" henüz çocukken birbirlerine bağlanan, farklı kişiliklere sahip olan dört erkek arkadaşın, zamanla hayatın zorluklarına karşı omuz omuza dimdik ayakta durup, hayattan ve birbirlerinden asla vazgeçmediklerini anlatan bir dostluk öyküsüdür..."



Diğer kitabın adı ise Civa. Yine Selim Çiprut'un yazdığı Civa'nın arka kapak yazısı da şöyle:

"'Seri katiller civaya benzer.Yakaladığını zannedersin, parmağının ucundan kaçıp giderler...'

Doğum günü pastası üzerindeki mumları üfleyerek öğrendiğimiz dilek tutmayı, ilerleyen yaşlarda aynı isme sahip iki kişinin arasında oturarak, düşen kirpiğimizin hangisinden olduğunu tahmin etmeye çalışarak ilerlettik. Biraz daha meraklılarımız kayan yıldızlarda, güneş tutulmasında ya da kırmızı renge bürünmüş bir dolunay gecesinde aradılar dileklerinin karşılığını. Ve bunu yapanlar sadece inandılar, gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmeden, düşünmeden...

Peki bir gün biri çıkıp karşımıza 'En büyük dileğini gerçekleştirebilirim, fakat bunun için fedakarlık istiyorum senden!' dese ne yaparız?

Ya gerçekleşen her dilek peşinden acıları da getirecekse...

Ya verdiği mutluluğun yanında hayatımız boyunca altından kalkamayacağımız bir bedel ödetecekse...

Okuyucuyu her dakika diri tutan temposu, kıtalararası gidiş-gelişleri ve sürükleyici kurgusuyla 'Civa' unutulmayacak bir kitap. Civa'yı okuduktan sonra bir dilek için en az iki defa düşüneceksiniz."




7 Mayıs 2013 Salı

Yazgı / Poyraz Ülger



Uzun zaman oldu bu güzel romanı bitireli ama bir türlü oturup da bloguma yazamadım. Artık belki beni merak etmişsinizdir diyerek bugün bilgisayar başına geçmeye karar verdim.

Kitap, son günlerde birbirinden güzel kitaplar yayınlayan Altınbilek Yayınları tarafından basılmış. Kitapta anlatılan hikaye ise hiç de yabancı olduğumuz bir hikaye değil. Televizyonda haberlerde, dizi ve filmlerde sık rastladığımız acı hikayelerden.

Kitabın ana kahramanlarından Güldünya, Artvin'in Yusufeli ilçesinde dünyaya gelir, orada büyür. Sonrasında Ankara'da üniversite eğitimini tamamlar ve öğretmen olarak Mardin'e atanır. Orada hayatını değiştirecek olan Eser'le tanışır ve evlenirler. Ama evlilik hayatı hiç de Güldünya'nın umduğu gibi olmaz.
Ben burada hikayeyi detaylarıyla anlatmıyorum tabii, okursanız göreceksiniz Güldünya'nın neler yaşadığını, hayatın onu nerelere götürdüğünü...

Kitabın bence tek olumsuz yanı çok duru ve sade bir anlatımının olması. Açıkçası ben zaman zaman bu yalın anlatımdan sıkıldım. Sanki bir çocuk kitabı gibi, o kadar basit cümleler, o kadar düzgün bir anlatım var. Ama diğer yandan bakarsak bu, okumayı kolaylaştırıyor tabii.

Yazar yanılmıyorsam Ziraat Fakültesi mezunu, bu sebeple kitapta geçen şehirler ve bölgelerle ilgili detaylı bilgiye sahip, bunu da bize aktarmış haliyle.

Ben Güldünya'nın hikayesini çok severek okudum. Okumanızı ve hayata bir de Güldünya'nın gözünden bakmanızı tavsiye ederim.