23 Ekim 2015 Cuma

Darmadağın / Aslı Der

Günışığı Kitaplığı'ndan yeni kitap var!


DARMADAĞIN

Aslı Der

Editör: Mine Soysal

Şiddetin savurduğu iki gencin özgürlük kafesi...

Ödüllü çocuk romanlarıyla çok sevilen Aslı Der, gençler için yazdığı ikinci romanında, güncel ve önemli bir konuyu felsefi derinlikte işliyor. Defne'yi Beklerken ile gençlik edebiyatına güçlü bir giriş yapan yazar, bu kez aile içi şiddetin incittiği yaşamları anlatıyor. Mağdur ya da tanık, şiddetin odağındaki bireylerin duygu durumlarını, çaresizliğini ve çıkış yolu arayışını incelikle duyumsatan roman, gençlerin sesine kulak veriyor. Sosyal medyadan güzellik takıntısına popüler kültürün etkilerini, günümüzün "gürültülü" sessizlik ortamını sözcüklere döküyor. Dostluğun, dayanışmanın, edebiyatın ve direnmenin sorunlara çözüm üretmedeki büyük etkisine ve gücüne de vurgu yapan, gençler kadar yetişkinlerin de etkilenerek okuyacağı çağdaş bir roman.

Ece, babasının tüm aileye yönelttiği şiddetle baş etmeye çalıştığı bir dönemde, apartmana yeni taşınan Cem'le tanışır. Çözümsüz görünen sorunların üstesinden gelmenin, kötülüğe direnmenin yollarını onunla keşfetmeye başlar. Tatilde tanıştığı Hollandalı'nın tasasız yaşamı yüzünden ikilemlere sürüklense de, kaçtığı "kafes"te komşusuyla paylaştıkları, iki genci de yeni bir duygu ve düşünce dünyasına taşıyacaktır...

Aslı Der, 1975'te İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi'nden mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi Felsefe Bölümü'ndeki eğitimini tamamladı. İngilizce ve Fransızca'dan çeviriler yaptı, firmalar için yayınlar hazırladı. Kitaplarına felsefe eğitiminin derinliğini ve zenginliğini taşıyan yazarın ilk kitabı olan Küçük Cadı Şeroks'un ikinci macerası Büyük Tuzak, Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği (ÇGYD) tarafından 2007 Yılın En İyi Çocuk Romanı seçildi. Bu kitabıyla 2010'da Uluslararası Çocuk Kitapları Kurulu'nun (IBBY) Onur Listesi'ne girdi. Şeroks'un maceralarını üçüncü kitap Barış Odaları ile tamamlayan yazarın diğer fantastik çocuk romanları Tehlikeye 3 Yolculuk ve Kayıp Rüyacı. İlk gençlik romanı Defne'yi Beklerken'in ardından Darmadağın'ı yine gençler için yazan Aslı Der, eşi ve iki çocuğuyla birlikte İstanbul'da yaşıyor.

20 Ekim 2015 Salı

Ben Ayrıkotu / İrem Uşar

ON8 Kitap'tan yeni bir kitap!


Ben Ayrıkotu

İrem Uşar

19 yaşından platonik postalar...

Ben giyinip evden çıkacağım. Bir apartman kapısının önüne geleceğim, durup önce apartmanın ismine, sonra zillere bakacağım. Zildeki bir isim hoşuma gidecek, hemen oracıkta zahmetsizce sokağının, apartmanın adını, daire numarasını zarfın üstüne yazacağım. Sonrasında, derhal oradan uzaklaşacağım. Postaneye gidip Şef'ten - postanenin şefi, eski ahbap, uzun hikaye - mektubumu postalamasını rica edeceğim.

Platonik posta! Yapacağım şey bu.


On dokuz yaşındaydı ve insanlardan kopmuştu. Ne buluşmak istiyordu onlarla, ne de karşılaşmak. Konuşup yanlış anlaşılmaktansa, yazının  güvenli ritmini tercih etti. Kapısını kapadı, kalbini açtı. Böyle böyle başladı mektup yazmaya. Kimseye söyleyemediklerini herkese anlattı. Günlerce, haftalarca, aylarca... Ve sonunda, hiç beklemediği birine yakalandı!...

Gözlem gücünün yansıdığı kitaplarıyla sevilen İrem Uşar'ın ilk kez 2008'de yayımlanan romanı, göden geçirilmiş baskısıyla ON8'de. Bir gencin yaşamındaki özel bir döneme, onun saklanmak ve erişmek, silikleşmek ve görünür olmak arasındaki gelgitine tanıklık eden Ben Ayrıkotu, gerçeklik ve hayal dünyası arasında usulca geziniyor. İnsanın karmaşık duygu durumlarını, iç hesaplaşmalarını ustalıkla çözen romana İstanbul'un birbirinden farklı ve özel mekanları ev sahipliği yapıyor. Ödüllü çocuk kitaplarının yazarı İrem Uşar, genç ve samimi üslubuyla her yaştan okuru kucaklıyor.

1975'te İstanbul'da doğan İrem Uşari Notre Dame de Sion Lisesi'nin ardından Marmara Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü'nden mezun oldu. Muhabirlik, editörlük ve metin yazarlığı yaptı. 2010'da PEN'in davetiyle Belçika'nın Antwerp kentinde katıldığı yazarlık atölyesinde, Assos yakınlarındaki Sivrice Deniz Feneri için Günışığı Kitaplığı tarafından özel projelendirilen çocuk kitabı Fenerden Tutuşan Işık'ı (2011) yazdı. ÇYGD tarafından Yılın En İyi Çocuk Öyküleri Kitabı 2011 Jüri Özel Ödülü'ne değer görülen Kuuzu ve Lunapark Ailesi'nde (2011), gülümseten aile öykülerini kaleme aldı. Sadi Güran'ın desenleriyle canlanan Lataşiba'da (2013), zıt özelliklere sahip insanların yaşadığı iki farklı kentin fantastik öyküsünü anlattı. Yıllardır tai chi çalışan İrem Uşar, Ankara'da yaşıyor.

12 Ekim 2015 Pazartesi

Benim Babam Ömür Adam / Ömer Açık

Günışığı Kitaplığı'ndan yeni bir kitap daha!



BENİM BABAM ÖMÜR ADAM

Ömer Açık

Editör: Müren Beykan

Bal sarısı bisikletin yolunda, aklı beş karış havada!

Güçlü öykülemesi ve özgün üslubuyla sevilen Ömer Açık, çocuklar için yazdığı ikinci romanında yine sıcacık ve umut dolu bir dünya yaratıyor. İlk çocuk romanı Menekşe İstasyonu'ndaki zengin dil kullanımı, mahalle kurgusu ve birbirinden ilginç kahramanlarıyla dikkati çeken yazar, bu kez rüzgarla haşır neşir, hayallerinin peşinde koşan bir çocuğun öyküsünü anlatıyor. Çocukların heyecanını, yaşamı algılayışını başarıyla aktaran yazar, yarattığı mahalleyi ekmek fırını, kedili kitapçı ve dut ağaçlı meydan gibi sevginin sıcaklığını yansıtan ayrıntılarla biçimliyor. Benim Babam Ömür Adam, öğretmenlik görevini sürdüren Açık'tan, hem küçükler hem de büyükler için şiir tadında bir roman.

Arkadaşı Şair Amca'yla meydandaki dut ağacı altında buluşmayı seven Fiko'nun hayallerine giden yol, mor bir kuşaktır. Babasının verdiği üç karış uzunluğundaki kuşağı iki hafta boyunca kaybetmemesi gerekmektedir. İyi de, aklı beş karış havadaki Fiko bu işi başarabilir mi?.. Yaz tatili boyunca süreceği bal rengi bisikletin hayali bir yandan, aileye yeni katılacak bebeğin yarattığı karışık duygular bir yandan; Fiko'nun aklı karışmıştır bir kere...

Zevkle okunacak bir kitap! Kaçırılmaması tavsiye olunur :)

7 Ekim 2015 Çarşamba

Yoksa Hayat Gençken Daha Mı Zor?



Belki bu yazımı okuyanlar beni, bu yaşta hala İpek Ongun okuduğum için garipseyebilir...Saygı duyarım...Ama İpek Ongun benim, 80 yaşına da gelsem vazgeçemeyeceğim yazarlardan biridir.

Bugüne dek çıkan bütün kitaplarını okudum, bu kitabı 2013'te çıkmıştı. Çıkar çıkmaz almıştım ama okumaya kıyamadığımdan, kitaplığımda bekliyordu. Geçenlerde baktım, Bir Genç Kızın Gizli Defteri serisinin son kitabı Nerde Kalmıştık çıkmış, hemen onu da aldım.

Yoksa Hayat Gençken Daha Mı Zor, bir serinin kitabı değil, başlı başına bir hikaye...Tam bir İpek Ongun tarzı. Bir okuldaki öğrencilerin ve çok sevdikleri öğretmenlerinin etrafında dönen olaylar anlatılıyor. Öğretmenin öğrencileri için nasıl çabaladığını, öğrencilerin her birinin başına gelen olaylar karşısında neler yaptıklarını okuyorsunuz kitapta.


Kitabın arka kapak yazısı şöyle:

"Kalp çarpıntıları her şeyin önüne geçerken,
 Arayışlar şaşkına çevirirken,
 Sevgiler, ilgiler, beğeniler birbirine karışırken,
Bu arada sıkı dostluklar sınanırken,
Yoksa Hayat Gençken Daha mı Zor?"


Ben, ne zaman canım sıkılsa, moralim bozulsa alırım elime bir İpek Ongun kitabı, başlarım okumaya ve tüm sıkıntımı unuturum... İlaç gibi gelir bana...

5 Ekim 2015 Pazartesi

Zeynep Cemali Edebiyat Günü

Günışığı Kitaplığı'nın bu yıl 5.sini düzenlediği Zeynep Cemali Edebiyat Günü 3 Ekim'de Kadir Has Üniversitesi'nde gerçekleşti. Yayıncılık ve edebiyat dünyasının buluştuğu, ülkemizin ilk ve tek yıllın yayıncılık konferansı önemli isimleri ağırladı.


İyi bir sanat eseri insanlara değil, doğaya aittir!

Ülkemizin ilk ve tek yıllık yayıncılık konferansı olan Zeynep Cemali Edebiyat Günü'nün beşincisi, 3 Ekim Cumartesi günü Kadir Has Üniversitesi'nde gerçekleşti. Edebiyata ve kitaplara emek verenlerin, yeni bir gündemle bir araya geldiği konferansa Necati Tosuner, Gülten Dayıoğlu, Behçet Çelik, Feridun Andaç, Müge İplikçi, Ahmet Büke, Sevin Okyay, Sevim Ak ve Fatih Erdoğan gibi edebiyatçıların yanı sıra çok sayıda yayıncı, editör, çevirmen, tasarımcı, illüstratör, akademisyen, resmi ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri, kütüphanelerden ve eğitim kurumlarından yöneticiler katıldı. Geçtiğimiz yıl olduğu gibi yine sunuculuğunu, çocuk ve gençlik edebiyatının sevilen kalemi Aslı Der'in üstlendiği konferans, 6,7,8. sınıf öğrencileri için yurt çapında düzenlenen Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2015 Ödül Töreni ve kokteylle sonlandı.


Her yaştan okura dokunan eserleriyle sevilen yazar Feyza Hepçilingirler, yayıncılığın güncel başlıklarının tartışıldığı konferansın açılış konuşmasında, yazarlığı ile değil, Türkçe çalışmalarıyla daha çok tanındığını belirterek, "Bir dil nasıl gücünü yitirir, nasıl hastalanır; bunun üzüntüsü ve telaşı içindeyim. Bu yüzden gücümü dile verdim," dedi. Hepçilingirler, öğretmenliğini yazarlığından, yazarlığını da öğretmenliğinden korumaya çalıştığını vurguladı.

Konferansın belleklerden silinmeyecek kapanış konuşmasını, edebiyatımızın güçlü hikaye anlatma geleneğinin özgün yorumcularından, usta yazar Latife Tekin yaptı. İyi bir sanat eserinin insanlara değil, doğaya ait olduğunu ifade eden usta yazar, neden ve nasıl yazdığını şu sözlerle açıkladı: "Yoksulların sessizliğini dile çeviriyorum, Kendimi simülatör olarak değil, zuhur olarak görüyorum. Ben 'edebiyat dışıyım' derim kendime. Çünkü, yazmaya yoksulları anlatarak başladım. Edebiyatın sınıfsal olduğunu düşünüyorum. Yoksullara ne yazık ki edebiyat yapma hakkı verilmiyor. Politik hareket içinden gelen kaçak yazarlar var bir de. Ben de onlardan biriyim. Yoksulluğumu koruyarak edebiyat yapma hakkı verilmiyor. Politik hareket içinden gelen kaçak yazarlar var bir de. Ben de onlardan biriyim. Yoksulluğumu koruyarak edebiyat yapmaya çalışırken de doğaya yaklaştım.

Yazar, şair Karin Karakaşlı, anadil ve edebiyat üzerine düşündürürken, dilin gücüne değindi. "Benim için önce söz vardı," diyerek konuşmasına başlayan Karakaşlı, "Okula başladığımda Ermeni alfabesinin 38 harfini ve Latin alfabesinin 29 harfini aynı anda öğrenmem gerekiyordu. Düşünebiliyor musunuz, birinci sınıfa giden küçücük bir çocuk harflerin altında eziliyor. İki dilli çocuklar bu ülkede diğerlerine kıyasla daha çabuk büyüyor. Ermenice, Kürtçe demek bir başka tınlıyor bu topraklarda; Fransızca, İngilizce gibi değil. Dillerin siyasallaşması devlet politikalarının ürünüdür. Bize sözünü sakınmayan yayıncı, gazeteci ve yazarlar lazım. Bunlar hepimize sığınak yaratır," dedi.

Harry Potter gibi, fantastik edebiyatın önemli eserlerini dilimize kazandıran çevirmen Kutlukhan Kutlu, edebiyatta çeviriye ve çevirmene dikkat çekti. Çevirmenin de yaratılan eser üzerinde hak sahibi olduğunu vurgulayan Kutlu, "Nasıl yazarların ustalık eserleri varsa, çevirmenlerin de hazır oldukları çeviriler vardır. Ben Harry Potter'a hazırdım, çünkü o duygu durumundan geçmiş ve anlatılanlar üzerine daha önce defalarca düşünmüştüm," diye konuştu. "Çevirmenlik, içinizdeki yazar damarınızı bulduğunuzda ilerliyor", diyen Kutlu, o damarın fazla ileri gitmesini engelleyen frenin de yayınevi olduğunu belirterek editörün önemine dikkat çekti.





Literatür Yayıncılık ve Punto Kitap Dağıtım'ın kurucu yöneticisi Kenan Kocatürk'ün yönettiği "Yayınevinden Okura Kitabın Satış Süreçleri" paneline, D&R, Ankara Dost Kitabevi ve Kitapyurdu'nun yetkilileri katıldı. Konuşmacılar, Türkiye'deki satış oranlarından mağazaların özelliklerine, kitap dağıtımının öneminden yurt dışı örneklerine, butik yayıncılıktan bağımsız kitabevlerinin sorunlarına kadar pek çok önemli konuya değindi. Panelin soru cevap bölümünde söz alan usta yazar Necati Tosuner, "Çok satan kitabı babam da satar", diyerek zincir kitabevlerinin satış politikalarını eleştirdi.



İletişim Yayınları yöneticilerinden, deneyimli yayıncı Tuğrul Paşaoğlu ise dijital yayıncılığın geleceğine ilişkin vizyonunu aktardığı konuşmasında, Türkiye'de dijital yayıncılığın gelişememesinin en önemli nedenini merkezi kayıt sisteminin eksikliğine bağladı. Yurt dışı örnekleri eşliğinde yeni bir veritabanı modelinden bahseden Paşaoğlu, "Eser sahipleri ve yayıncılar gerekli yatırımları yaparak okurun esere ulaşmasını kolaylaştıracak. Okur da kullandığı eser kadar ödeme yapacak," diyerek gelecekte dijital yayıncılığın yönünü bu sistemin belirleyeceğini söyledi.


Edebiyat günü, ülke genelinde büyük bir katılımla sonuçlanan Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2015 Ödül Töreni ile sona erdi. Proje başkanı Müren Beykan, 2015 sonuçlarını değerlendirdiği konuşmasında, "Amacımız, yarınlara ilişkin umudumuzu edebiyat bayrağıyla yükseltme cesaretini gençlere aşılamak ve geleceğin yazarlarına dokunmak. Yarınlarda ödünsüz barışı kuracak ve koruyacak olan gençlerin arasında, bu yıl 700'ü aşkın öyküyü yazanların da bulunduğunu düşünmeli, güvende hissetmeliyiz," diyerek, yarışmanın aşıladığı umuda dikkat çekti. Ödül töreninde; Latife Tekin, birinci Ezgi Akar'a; Feyza Hepçilingirler, ikinci Bengisu Belen'e; Behçet Çelik, üçüncü Cem Demir'e ödüllerini verdi.


Günışığı Kitaplığı, günün sonundaki kokteylle edebiyat yayıncılığındaki 20. yılına merhaba dedi.

3 Ekim 2015 Cumartesi

Ben Ne Zaman Doğdum? / Behiç Ak

Günışığı Kitaplığı'ndan yeni kitap!



Ben Ne Zaman Doğdum?

Yazan ve resimleyen: Behiç Ak

Editör: Müren Beykan
Grafik Tasarım: Huban Korman

Doğduğun günün öyküsünü biliyor musun?

Ülkemizin çok sevilen çocuk kitabı yazarlarından, mizah ustası Behiç Ak'ın yarattığı "Tombiş Kitaplar" dizisi dört kitaba ulaştı. Benim Bir Karışım, Bizim Tombiş Taştan Hiç Anlamıyor ve  Bizim Tombiş Fiyonk Makarnayı Çok Seviyor'un ardından, Ben Ne Zaman Doğdum? yepyeni bir sorunun peşine düşüyor. Her kitapta farklı bir sorunun cevabını arayan Memo ile bu cevapları pek de umursamayan arkadaşı Tombiş, bu kez doğum günlerinin sadece rakamdan ibaret olmadığını, her tarihin içinde saklı öyküleri keşfediyor. Çocukları farklılıklar üzerine düşündüren "Tombiş Kitaplar", felsefe okumalarının da kapısını aralıyor. Dizi, hem renkli desenleriyle hem de yaratıcı okumalara davet eden öyküleriyle küçük okurlar kadar yetişkinlerin de ilgisini çekiyor.

Bir kuşun yumurtadan çıkmasına tanık olan Memo, kendi doğduğu günü merak eder. Annesinin, büyükannesinin, dedesinin, çevresindeki herkesin o güne ilişkin bambaşka anıları vardır! Acaba arkadaşı Tombiş ne hatırlamaktadır?..


Tombiş Kitaplar dizisi

1 Benim Bir Karışım
2 Bizim Tombiş Taştan Hiç Anlamıyor
3 Bizim Tombiş Fiyonk Makarnayı Çok Seviyor
4 Ben Ne Zaman Doğdum?




2 Ekim 2015 Cuma

Martı Yayınları'ndan yeniler!

Martı Yayınları'ndan üç yeni kitap var elimde, sizlerle tanıştırayım:



Kader Kitabı / Erika Swyler

Belki de bir daha asla bu kadar eski ve içinde beni fısıldayan bir kitaba dokunamayacağım...

Simon Watson, ailesinden kalma sahil evinde yaşayan bir kütüphanecidir. Annesi, o henüz yedi yaşındayken hayatını kaybetmiş, babası da annesinin ölümünden bir süre sonra ölmüştür. Kız kardeş Enola ise annesi gibi tarot okuyuculuğu yapmak için ağabeyini terk etmiştir.

Gelgelelim, genç adamın hayatı Martin adında yaşlı bir kütüphanecinin gönderdiği, elyazması eski bir kitapla değişir. İki yüz yıl önce gezici bir sirkin sahibi olan Peabody adlı bir adamın izlenimlerini barındıran bu kitabın içinde Simon'ın büyükannesinin ismi geçmektedir.

Simon kitapta yer alan isimlerin ve onların akıbetinin peşine düşerek ailesindeki kadınların aynı lanetli sonu paylaştığını fark eder. Kız kardeşinin de tehlikede olduğu korkusuna kapılan Simon, ailesinin kaderine işleyen bu laneti ortadan kaldırmanın yolunu bulabilecek midir?



Karanlıkta / Laura Kaye

İki Yabancı

Makenna James daha kötü bir gün geçiremeyeceğini düşünüyordur; ta ki zifiri karanlık bir yabancıyla mahsur kalana dek. İnce çizgili tayyörünün içinde salınan şık muhasebecinin telefonu çalınca dikkati dağılır ve asansördeki adamın gözüne çarpan tek şey, elinin üstündeki ejderha dövmesidir.

Dört Saat

Kızıl saçlı kadın telaşla asansöre binip çantasında telefonunu aramaya başlayınca Caden Grayson keyiflenir. Birden elektrik kesildiğindeyse bu keyif yerini paniğe bırakır. Pirsinglerine, dövmelerine ve korkunç görünümlü yarasına rağmen karanlıktan ve dar alanlardan çok korkmaktadır. Şimdiyse en kötü kabusunun içinde hapsolmuştur.

Zifiri Karanlık Bir Asansör

Şimd Makenna ve Caden'ın korkuyla baş edebilmek için birbirlerine yardım etmeleri gerekmektedir. Dış görünüşe dayalı önyargıları olmayınca ne kadar çok ortak noktaları olduğunu fark ederler. Ortamı ısıtan karanlıkta aralarındaki çekim giderek büyü ve havada kıvılcımlar uçuşmaya başlar. Peki ama ışıklar tekrar yandığında da aynı şekilde hissedecekler midir?



Benim Yolum / Aamir Khan

Aamir Khan'ın İnanılmaz Yolculuğu

Hayranları yeteneğini oynadığı filmlerden önce gözündeki ışıktan seziyor çünkü oyunculuğu da kendisi gibi samimi. "Gözleriyle oynayan adam" lakabını almasının bir sebebi var.
Ona sadece sevgi değil saygı da duyuyorlar çünkü ülkesinde yolsuzluk, eğitim sistemi, cinsiyetçilik, çocuk istismarıyla mücadele, insan hakları gibi meselelerde örnek bir aktivist. O, bir zamanların Hintli çocuk yıldızı, sinemanın içine doğmuş bir aileye mensup, oyunculuktan yönetmenliğe uzanan zirvenin sahibi.
Genç kalbinin gümbür gümbür atmasına sebep olan "çikolata oğlan"dan, Hint sinemasının dönüm noktası sayılan filmlere uzanan yolculuğuyla parlamış bir yıldız.
Çağdaş Hint sinemasının dönüm noktası sayılan filmlere uzanan yolculuğuyla parlamış bir yıldız.
Çağdaş Hint sineması ona çok şey borçlu. Filmografisindeki yirmi bir filmle kalıplaşmış algısına yenilikler kattığı Bollywood'un göz bebeği, Time'ın seçtiği en etkili 100 isimden biri.
Aamir Khan'ın zirveye yaptığı tutkulu ve olgun yolculuğun, hayata ve sinemaya duyduğu aşkın, Tanrı'ya ulaşma çabasının inanılmaz hikayesi...


"Eğer bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, hepimizin içine dürüst bir şekilde bakması, yanlış bulduğu şeyleri düzeltmek için çalışması gerek. O zaman toplum genelinde büyük bir değişim yaşanır."                                            

Aamir Khan


"Mezuniyete inanmıyorum. Bu işte gerçekten iyi olmak istiyorsanız, onu öğrenmelisiniz. Ben de bunu yaptım. Büyük bir karardı."

Aamir Khan