29 Ağustos 2011 Pazartesi

Bayram geldi hoş geldi!













Yarın Ramazan Bayramı'nın birinci günü ve aynı zamanda da biliyorsunuz 30 Ağustos Zafer Bayramı.Bu iki önemli bayramın ülkemize iyilikler ve güzellikler getirmesini diliyor ve hepinizin bayramını kutluyorum!

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Nermin Bezmen ve Kurt Seyt



















Nermin Bezmen'in hiçbir kitabını okumamıştım daha önce.Kitaplığımda Gönderilmeyen Aşk adlı kitabı var, ilk çıktığı zaman tv'de filan görüp merak etmiş ve almıştım ama okumadım henüz.
Daha sonra herkeste ve her yerde Kurt Seyt'in hikayesi dikkatimi çekmeye başladı.Annem de yıllar önce bu kitapları okumuş ve çok beğenmişti.Bana da zaman zaman söylüyordu al oku diye ama nedense bir türlü okuyamamıştım.Ama blogger arkadaşlarımın da yoğun tavsiyeleri üzerine artık alıp okumaya karar verdim.D&R'a gittiğimde kitap danışma bölümüne sordum.Ama şansıma sadece Kurt Seyt&Murka vardı.Kurt Seyt&Shura kalmamıştı.Neyse dedim, bunu alayım da diğerini de sonra alırım.Eve gelince acaba Murka'yı okumaya başlasam mı diye düşündüm, sabırsızlanıyordum okumak için!Ama okuyan arkadaşlarıma sorunca, önce Shura'yı okumam gerektiğini anladım.Tabii bu sefer de Shura'yı gidip almam gerektiği için sabırsızlanmaya başladım:)Neyse, hemen ertesi gün gidip Dost Kitabevi'nden Kurt Seyt&Shura'yı aldım ve büyük bir merakla okumaya başladım.
Öncelikle Nermin Bezmen'in anlatımını gerçekten beğendim.Hem sade hem de sürükleyici.Okudukça okuyasınız geliyor.Hikaye de zaten muhteşem.Sizi alıp başka memleketlere, başka hayatlara götürüyor.

Nermin Bezmen dedesi Kurt Seyit'in hikayesini anlatıyor bu iki kitapta.Uzun yıllar öncesinin Çarlık Rusya'sında geçen hikaye, Kurt Seyit'in çocukluğu ile başlıyor.Babası ile ilişkisi, ona olan hayranlığı, sonrasında iyi bir eğitim alıp babası gibi, Rus Çarı Nikola'nın muhafız alayında göreve başlaması, bu sırada Shura ile tanışmaları ve yaşadıkları büyük aşk sizi alıp götürüyor.Ancak sonrasında yaşanan Bolşevik ihtilali ile Seyt ve ailesinin yaşadığı zorluklar ve bu zorluklardan kaçıp İstanbul'a gelişleri, orada Beyoğlu Pera'da başladıkları yeni hayat ve yeni hayatın getirdikleri insanı oldukça üzüyor.Adeta Kurt Seyit ile yaşamaya başlıyorsunuz.Aynen onun gibi Shura'ya hayran oluyor, onun gibi Pera'da dolaşıyor, onun gibi Rusça şarkılar mırıldanıyorsunuz.
























İkinci kitap ise, ilki kadar heyecanlı.
Seyit'in ilk kitapta tanıştığı Murka ile evlenmesi ve Shura ile aşklarını kalbine gömmesi sizi bir hayli üzüyor ve Seyit'e içten içe çok kızıyorsunuz.Shura'ya nasıl yapar bunu diye düşünüp bir yandan da okumaya devam ettikçe, aslında Murka'nın da ne kadar sevimli bir kız olduğunu, Seyit'e nasıl aşık olduğunu ve Seyit'le evlendikten sonra hayata adeta yeniden başladığını görüyorsunuz.Daha sonra yaşadıkları ise gerçekten tam bir roman konusu!Nermin Bezmen öyle güzel anlatmış ki, yeri geliyor Seyit'e kızıyorsunuz, yeri geliyor hak veriyorsunuz, yeri geliyor üzülüyorsunuz.Ama en acı tarafı da Kurt Seyit'in ölümü...

Çok anlattım değil mi?Neredeyse kitapları okumanıza gerek kalmadı!Yok yok, siz mutlaka ama mutlaka Kurt Seyit'in hikayesini okuyun, Shura ve Murka ile tanışın.Ve şuraya da bir göz atın.

12 Ağustos 2011 Cuma

Çocuğunuzla Birlikte Büyümek Naomi Aldort

















Çocuk bakımı ile ilgili çok beğenerek okuduğum kitaplardan birisi de bu kitap oldu.
Doğan Kitap tarafından Anne Baba Akademisi adı altında üç kitap satışa çıkmış:

1.Bilinçli Bebek - Aletha J.Solter
2.Çocuğunuzla Birlikte Büyümek - Naomi Aldort
3.Çocuğum Yemek Yemiyor - Carlos Gonzalez

Ben bu kitaplardan Bilinçli Bebek ve Çocuğunuzla Birlikte Büyümek'i okudum ve her ikisini de iyi ki alıp okumuşum dedim kendi kendime.

Naomi Aldort'un bu kitabı, anne babalara anne baba olmayı adeta yeniden öğretiyor.Altı bölüme ayrılmış olan kitapta bölüm başlıkları şöyle:

1.Konuşmanın bağlantı kurucu ve iyileştirici gücü
2.Sevgi
3.Kendini ifade etmek
4.Duygusal güvenlik
5.Özerklik ve güç
6.Özgüven

Kitapta bahsedilen S.İ.D.O.T formülü gerçekten çok mantıklı ve faydalı ama uygulaması da bir o kadar güç!Formülün açılımı şöyle:
S_Sessizce, kendi kendinize konuşarak, kendinizi çocuğunuzun davranışından ve duygularından ayrı tutun.Yani çocuğunuz bir şey söylediğinde ya da yaptığında, hemen kızmak, tepki göstermek yerine sessiz kalıp düşüncelerinizi yeniden gözden geçirin.
İ_İlginizi çocuğunuza yönlendirin.Yani, kendinizi dinledikten sonra, ilginizi çocuğunuza çevirin.
D_Çocuğunuzun söylediklerini dinleyin ya da davranışlarıyla ne anlatmak istediğini anlamaya çalışın.
O_Çocuğunuzun duygularını ve ifade ettiği ihtiyaçlarını, dramatik hale getirmeden ve kendi algılarınızı eklemeden onaylayın.
T_Çocuğunuzun yolundan çekilip ona güvenerek üzüntüsünü çözümleyebilmesi için onu teşvik edin.

Kitaptan altını çizdiğim bölümler:

"...Arkada bıraktıklarımıza üzülmemizin nedeni, sadece geçmişte yaşamaya devam etmemizdir.Şimdiki zamanda sürekli değişim vardır; bunun farkına vardığımızda ve buna dahil olduğumuzda değişim bizi tatmin eder.Karşımıza sürekli yeni fırsatlar çıkar ama aklımız geçmişe takılıp kalmışsa, karşımıza çıkanları fark etmemiz ve bunlardan keyif almamız pek olası değildir.Bilinmeze doğru gitmek yaşamın doğasında vardır.Geçmişi geride bırakma korkusu, çocuklarımızla birlikte içinde bulunduğumuz günün tadını çıkarmamıza engel olur.Bir kez çocuk sahibi olduğunuz zaman, hayat bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır; daha farklı, daha dolu ve sürekli değişim halinde olacaktır.Kendinizi bu akışa yaratıcı bir şekilde bırakır ve değişimden mutluluk duyarsanız, insanoğluna sunulan en keyifli yolculuklardan birinin tadını çıkarabilirsiniz."
"...Çoğumuz, çocuklarımızın gülerek, yaratıcı ve hoş yöntemlerle kendilerini ifade etmelerinden keyif alırız, hatta bunu teşvik ederiz.Bununla birlikte çocuğumuz acı, öfke, kıskançlık, yalnızlık, hayal kırıklığı veya keder hissettiğinde ise, duygularını sağlıklı bir şekilde ortaya çıkarmasını engellemeye çalışırız; dolayısıyla da gelişimini engellemiş ve duygusal sağlığını olumsuz etkilemiş oluruz.Durumu düzeltmek için yollar ararken, çocuğumuzun duygularını ifade etme ihtiyacını fark edemeyiz.Çocuğunuz sıyrılan bir diz, iptal edilen bir ziyaret, kırıcı bir söz veya hayal kırıklığı gibi küçük olaylarda göz yaşlarıyla veya öfkeyle tepki verirse bile sizin bu duruma bir çözüm bulmanız gerekmez.Olayı dramatik hale getirmekten ve çocuğun tepkisini daha da artıracak şekilde davranmaktan kaçınmak gerekir.Onu sakin bir şekilde dinleyebilir, duygularını onaylayabilir ve kendisi gibi davranmasına izin verebilirsiniz.Böylece duygularıyla başa çıkmayı öğrenir."
"...Çocuğunuzun zihninde duygular yaratmaktan kaçının.Olanlar karşısında kendi tepkilerini değerlendirmesine fırsat verin.Herhangi bir durum karşısında çocuğunuz henüz tepkisini ortaya koymadan, 'Ah bu çok üzücü!' veya 'Üzülmüş olmalısın' gibi ifadelerin ona bir faydası dokunmaz.Sizin yorumunuzu benimseyebilir ve belki de hayatı boyunca olaylar karşısında böyle bir tavır takınabilir.Çocuğunuza güvenin.Duygularını ifade etmek istiyorsa edecektir; istemiyorsa etmeyecektir."
"...Çocuklar avutulmaya çalışıldıklarında, hissettiklerinin yanlış olduğu mesajını alırlar.'Annem acımı ifade etmemi istemiyor.Acı hissetmemem veya bunu ifade etmemem gerekiyor.Hemen başka bir şeyle ilgilenmem gerekiyor.Duygusal rahatsızlığımdan kurtulmalı ve asla risk almamalıyım.'Bu mutluluk getirmez, tam tersine zayıflığa ve korkaklığa yol açar.Çocuğumuzu avutmaya çalıştığımızda, gerçeklerin kötü olduğu ve üstesinden gelinmesi gerektiği fikrini aşılamış oluruz; alttaki gizli mesaj, 'Yanlış olan bir şey var' şeklindedir.Oysa mutluluk, gerçeklerle yaşamayı öğrenerek ve sorunları, olabileceklerden korkarak değil, hayatı zenginleştiren bir özgürlük içinde çözerek gerçekleşir."
"...Çocuğunuzun, isteklerini elde edebilmek için öfke nöbetine tutulmasını engellemek istiyorsanız, onun hıncını artıran iki durumu değiştirmeniz gerekir:
1.Kontrol etmeyi bırakın; çocuğunuzun hayatını sakin ve kendi bildiği şekilde yönetmesine olanak tanıyın.
2.Çocuğunuz değiştirilemez durumlar karşısında üzüldüğünde, ona gerçekleri duygusal ifade yöntemleriyle değiştirme gücünü vermeden, duygularını anlayışla karşılayın.

Daha o kadar çok önemli nokta var ki, ben buraya tüm kitabı yazmadan en iyisi siz mutlaka kitabı alıp okuyun!