17 Eylül 2009 Perşembe

Ya nedir bu böyleeee?



 Ya ne oluyor anlamıyorum!Herkes sanırım aynı sorunu yaşıyor!Bir türlü doğru dürüst açamıyorum şu blogu!Açıyorum,yazı yazamıyorum,yazıyorum başka bloglara bakamıyorum,baksam da yorum yazamıyorum!Bir çaresini bilen varsa lütfen yardım etsin...Yoksa kendi kendine düzelmesini mi beklemeliyim????

14 Eylül 2009 Pazartesi

İskambil Kağıtlarının Esrarı

Jostein Gaarder'in okuduğum ilk kitabı "Portakal Çocuk" idi.Çocuk romanı gibi gözükse de aslında bence yetişkinlerin de okuyabileceği bir kitap.Onu okuduktan sonra, "İskambil Kağıtlarının Esrarı" nı da okudum.İkisi de arkadaşımın hediyesiydi.Uzun zamandır kitaplığımda duruyordu bu kitap, ancak fırsat bulabildim okumaya.Okuyup bitirdikten sonra da, nedendir bilmem içimde bir huzur hissettim.

Kitabın konusu şöyle:
Hans Thomas isimli küçük bir çocuk babası ile birlikte Norveç'ten kalkıp Atina'ya giden uzun bir yola çıkarlar.Amaçları, yıllar önce onları terkedip Atina'ya, kendini bulmak için giden annelerini bulmaktır.Arabayla çıktıkları yolda bir benzin istasyonunda dururlar ve orada karşılaştıkları cüce, Hans Thomas'a bir büyüteç verir, ona ileride lazım olacağını söyler.Dorf denilen yere geldiklerinde ise, Hans Thomas bir ekmekçi dükkanına uğrar.Oradaki ekmekçi ona üzümlü ekmekler verir ve en büyük ekmeği en sona saklamasını, mutlaka yalnızken yemesini ve kimseye birşey anlatmamasını tembihler.Gece ekmeği yiyen Hans Thomas, ekmeğin içinden çıkan kibrit kutusu büyüklüğündeki minicik yazılı kitabı büyüteçle okumaya başlar ve olaylar da aslında buradan yola çıkar.

Bu kitabı okurken hem bir çocuğun dünyasına girecek hem de iskambil kağıtlarının sırlarını öğreneceksiniz.İskambil kağıtları sanki hayatınızda birer birey olacak.


Bu kitaptan sonra da Elif Şafak'ın Aşk'ını okudum.Meşhur Aşk'ı ne zamandır okumak istiyordum ama almamıştım henüz.Doğumgünümde işten arkadaşım Çiğdem hediye etti ve ben de tam anlamıyla bir çırpıda okudum!Muhteşem bir kitap!Herkes çok övüyordu ama bu kadarını tahmin etmemiştim.Elif Şafak'ın o zengin dünyasına hayran kaldım!Mutlaka okunması gereken bir kitap.Hatta bir kez değil, birkaç kez...

9 Eylül 2009 Çarşamba

İstanbul ve sel felaketi...

Bugün aslında başka şeyler yazmayı planlıyordum ama yaşadığımız sel felaketi, beni bu düşüncemden vazgeçirdi.
Bugün gerçekten de Türkiye'nin en kalabalık, en metropol ama aynı zamanda da en gelişmemiş şehrinde yaşadığımı anladım.Koskaca İstanbul'da 2-3 günlük yağışın ardından olanlara bakar mısınız?Yaklaşık 12 milyon insanın yaşadığı, sanayii ve finans sektörünün kalbinin attığı, tarihsel açıdan büyük bir mirasın barındığı ve 2010 yılında da Avrupa Kültür Başkenti olmaya aday İstanbul, malesef bugün tam anlamıyla bir felaket yaşadı ve onlarca insan bu felakette hayatını kaybetti.Üstelik de Meteoroloji'nin günlerdir yaptığı yağış ve sel baskını uyarılarına rağmen.

Neden böyle oluyor?

Neden hiçbir zaman zamanında önlem alamıyoruz?

Neden hep birşeylerin yapılması için, birilerinin ölmesini bekliyoruz?

Üstüne üstlük bir de o felaket sırasında, su altında kalan fabrikalardan ortalığa saçılan eşyaları toplamaya çalışan insanlara ne demeli?İnsanımızın böyle acı bir durumdan istifade etmeye çalışmasına mı üzülürsün, yoksa o insanların bu durumda bile bir ihtiyaçlarını karşılamayı düşünecek kadar muhtaç olmalarına mı?

Bu kadar felaket haberi üzerine bir de Güneydoğu'daki şehitlerimizin haberi tuz biber ekti gerçekten.

Tam anlamıyla çok acı günler yaşıyoruz.

Allah bir daha böyle felaketleri ne bize, ne de başka bir millete yaşatsın.

Umarım en kısa sürede gerekli önlemler alınır ve bir daha bu durumlara düşmez insanlar...

4 Eylül 2009 Cuma

İlk Mim'im!












Bir yılı geçti blogumu yazmaya başlayalı.Hemen hemen herkesin blogunda bu mim olayına rastlamıştım ve çok hoşuma gitmişti.Beni de elbet bir gün birisi mimler diye umut etmiştim.Ama kimse mimlemedi:(Ta ki Sevgili Arkadaşım Çilek Hanım'ın beni mimlediğini görene kadar.O an o kadar sevindim ki anlatamam!Şimdi izninizle bu mimi cevaplamak ve ben de yaymak istiyorum:))

Bu mime göre 7 ilginç özelliğimi yazmam gerekiyormuş.Düşündüm, taşındım ve kendimce ilginç olduğunu düşündüğüm 7 özelliğimi buldum!

1.Öncelikle ben bir kitap delisiyim.Bunun neresi ilginç diyebilirsiniz.Şöyle anlatayım; her zaman her durumda kitap okuyabilirim, sadece arabada giderken okuyamıyorum, midem bulanıyor.Onun dışında evde, işte, sokakta, kafede, televizyon izlerken, arkadaşlarımla konuşurken bile kitap okurum.Okumadığım zaman oturduğum yerde rahat oturamam!Ayrıca birisinde okuduğum ve beğendiğim kitabı mutlaka ama mutlaka kendime de alırım, kütüphaneme koyarım.

2.Bir dönem televizyonda yayınlanan "Çocuklar Duymasın" adlı diziyi yüzlerce kez izlemişimdir.Hala da rastlasam izlerim.Çok sevmiştim o diziyi, ne yapayım!Eşim de görünce kızar, hala mı izliyorsun bunu diye!

3.Yanında hiçbir şey olmadan, taze ekmek yemeye bayılırım.Yemeklerin yanında normalde ekmek yemem ama karnım acıkınca, eğer evde taze ekmek varsa, sadece ekmek yerim.Bu benim küçüklüğümden beri bırakmadığım bir alışkanlığım.

4.En çok kediler olmak üzere genelde tüm hayvanlardan korkarım ve sevmem.Hiçbir hayvana dokunamam, sevemem, yanına bile yaklaşamam.Çocukluğumdan beri bu böyle!

5.Kırtasiye malzemeleri satan dükkanlarda saatler geçirebilirim.Ayrıca hiç ihtiyacım olmasa bile yine de bir sürü kalem, defter, kağıt vs. alabilirim.

6.Ara sıra canım aşırı derecede kırmızı et çeker.Bir müddet yemezsem eğer, mutlaka krize girerim:)Köfte, et sote, döner, kebap, biftek...Ne olursa bir şey yerim ve krizimi sona erdiririm.

7.En son maddeyi de yine kitapla ilgili yazayım.Eğer bir kitaba başlamışsam ama o kitap beni hiç sarmamışsa, yine de ne yapar eder, oflaya poflaya o kitabı bitiririm.Yoksa uyku uyuyamam!

İşte benim ilginç özelliklerim bunlar.Şimdi benim de birini mimlemem gerekiyor.Ben de sevgili kardeşim "Süslü Bakteri"yi mimliyorum!