14 Haziran 2011 Salı

Saraydan bildiriyorum!















Oğlumla şu anda Dolmabahçe Sarayı'ndayız.

Annesi ve babasının çalıştığı yeri görmeye, tarihini öğrenmeye geldi küçük adam.

Şansımıza da hava yağışlı bugün, sanki gök delinmiş gibi yağmur yağıyor.

Bakalım öğleden sonra açılırsa, oğlumun saray bahçesinde resimlerini de çekeceğim.

Hadi bize iyi gezmeler:)

11 Haziran 2011 Cumartesi

Kitap Sevdası


















Kitap satın alma konusunu abartmış bulunuyorum arkadaşlar!

Devamlı alıyorum, almadan kendimi iyi hissetmiyorum ama aldıklarımı aynı hızla okuyup bitiremiyorum.Eh böyle olunca da ne çıkıyor ortaya?Okunmayı bekleyen kitap kuleleri!Ve bu kuleler devamlı yükseliyor!Bir-iki kitap alıp okuyorum, kulenin yükselişini biraz durdurmaya çalşıyorum ama sonra gidip bir kitapçıdan 3-4 kitap alınca, kule tekrar göğe ulaşma çalışmalarına başlıyor.Ne yapayım?Olmuyor, almadan olmuyor!Bir gazetede, dergide internet sitesinde ya da bir arkadaşımın blogunda ilgimi çeken bir kitap gördüm mü, hemen alınacaklar listeme ekliyor ve en kısa zamanda da alıyorum.Almazsam eğer, sanki o kitabı unutacak ve bir daha alamayacakmışım, o kitabı okuyamadan bu dünyadan göçüp gidecekmişim gibi hissediyorum.Ne dersiniz?Bu da bir çeşit alışveriş hastalığı mı?

Hayatımın hiç bir döneminde şu cümleyi kuramadım, bu gidişle de kuramayacağım galiba!"Elimde okuyacak hiç kitabım kalmadı!"Benim elimde, evimde, her daim her yerde, okuyacak, okunmayı bekleyen fazlasıyla kitabım var.Şimdi yaklaşık 3-4 aydır Ankara'da, ailemin yanındayım ya, orada da kendime ufak çapta bir kütüphane oluşturdum ama o ufak çap gitgide büyüyor!
Şuraya bir "Okunacaklar Listesi" yapayım, bakalım siz ne diyeceksiniz!

Okunmak için evimde bekleyen kitaplarım:

-Taş Devri Diyeti - Prof.Dr.Ahmet Aydın
-Hayat-Hüzün - Ayşe Kulin
-Sedona Yöntemi İle Serbest Bırakmanın Mucizesi - Hale Dwoskin
-Elif - Paulo Coelho
-Oda - Emma Donoghue
-Kanuni - Okay Tiryakioğlu
-Saraydan Sürgüne - Kenize Mourad
-Yaşamın Hammaddesi Zaman - Stefan Klein
-Sosyal Zeka - Daniel Goleman
-Taşlar Yerine Otururken - İpek Ongun
-Çocuk Eğitimi El Kitabı - Prof.Dr.Haluk Yavuzer
-Çocuğunuzla Birlikte Büyümek - Naomi Aldort
-Duygusal Sürgün - Colette
-İğreti Surat - Marcel Ayme
-Yıldızlardan Bile Uzaklarda - Aydın Boysan
-Söz Uçmuş Yazı Kalmış - Yankı Yazgan
-Imprimatur - Rita Monaldi&Francesco Sorti
-Egoist Olma Sanatı - Josef Kirschner
-Aşk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri - Yekta Kopan
-Sophie'nin Dünyası - Jostein Gaarder
-Tanrılar Okulu - Stefano D'Anna
-A'dan Z'ye Felsefe - Alexander Moseley
-Kendini Sevmekle Başlar Herşey - Michaela Merten
-Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu - Italo Calvino
-Felsefenin Tesellisi - Alain De Botton
-Küçük Ağa - Tarık Buğra
-Büyük Umutlar - Charles Dickens
-Şeker Portakalı - Jose Mauro de Vasconcelos
-Yaban - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-Sultan'ın Mutfağı - Özlem Kumrular
-Bu Mülkün Sultanları - Necdet Sakaoğlu
-Amma Hoş Adam - Marian Keyes
-Bizim Gizli Bahçemizden - Nermin Bezmen
-Çankaya - Falih Rıfkı Atay
-Ego - Osho

Ne dersiniz?
Ömrüm bunları okumaya yeter mi?

5 Haziran 2011 Pazar

Kısa bir tatil



















İstanbul'dayım.
Hem de oğlumla birlikte:)
Biliyorsunuz doğum iznindeydim ve ailemin yanında Ankara'daydım.Ama izinler bitti, ben de daha minicik olan oğlumu bırakamayacağım için ücretsiz iznimi almak üzre İstanbul'a eşimin yanına geldim.Aslında 1 yıl ücretsiz izin hakkım vardı.Ama geçen hafta saraydan arkadaşlar aradı ve bir müjde verdi.Kadro vermişler bize!O kadar sevindim ki!Oğlumun kısmeti işte!Artık kadrolu olduğum için de ücretsiz izin hakkım 2 yıla çıkmış oldu!Ne harika değil mi?Ben 2 yılın hepsini alacağım, belki kullanırım belki kullanmam ama oğlum büyürken kesinlikle yanında olmak istiyorum.Bu zamanlar bir daha geri gelmez.

İşte, iznimi almak için perşembe günü eşim Ankara'ya gelip oğlumla beni aldı ve birlikte İstanbul'a geldik.Oğlum doğduktan yaklaşık 15 gün sonra Ankara'ya gittiğim için sarayda çoğu kimse görememişti Can'ı.Cuma sabahı işe götürdüm onu ve her gören bayıldı:)Arkadaşlarım zaten o kadar merak ediyorlardı ki Can'ın son halini, bugüne kadar sadece resimlerle yetinmişlerdi.Herkes çok sevdi oğlumu:)O da ilk başlarda tanımadığı için biraz ağladı ama sonra alıştı herkese ve gülücükler atmaya başladı.Akşama kadar sarayda kah uyudu, kah gezdi, kah kızların kucağında oturdu ve hiç problem çıkarmadı kuzum!
Dün de oğlumla Beşiktaş'taki cumartesi pazarına gittik.Kangurusuna koyup taşıdım oğlumu, pusetini getirmedim çünkü buraya.Önce giysi katını gezdik, tatil için birkaç parça birşey aldım, sonra da alt kattan sebze-meyve alıp eve döndük ama benim sırtım da ikiye ayrıldı!Oğlum artık 7 kg'ı geçtiği için çok ağırlaştı ve ben de taşımakta bir hayli zorlanıyorum.Eh pazarda gez gez, sonra da aldıklarını ve Can'ı eve taşı, sırtım benden gitti tabii!Akşama da Sultanahmet'te Server Abkerimov adlı bir akordeon sanatçısının konserine gittik.Çok güzel ve dinlendirici bir sesi vardı akodeonun.Akşam eve döndüğümüzde saat 10'a geliyordu ve hepimiz çok yorulmuştuk!
Bugün oğlumla evdeyiz, eşim de işe gitti.
Daha İstanbul'da yapılacak çok iş, görüşülecek çok arkadaş var.
Maceralarımız sürecek:)

Not:Resimde gördüğünüz bebek Can değildir:)Resim bir internet sitesinden alınmıştır.