2 Ocak 2014 Perşembe
Rengini Arayan Pudra'nın yazarı Betül Sayın Röportajı
Günışığı Kitaplığı'ndan geçtiğimiz günlerde çıkan Rengini Arayan Pudra'yı ben de blogumda tanıtmıştım. Okuduğum ve çok beğendiğim bir kitap oldu, ileride oğlumun da okuması için kitaplığımda yerini aldı.
Kitabın yazarı Betül Sayın ile minik bir röportaj yaptık, okumak isterseniz burada yazıyorum:
1. Çocuk kitapları yazmaya nasıl karar verdiniz?
Betül Sayın:
Çocukken en sevdiğim şey, okuduğum kitapların resimlerini incelemekti. Tekrar tekrar okurken hayranlıkla resimlerin büyülü dünyasına kaptırırdım kendimi. Öyle çok fazla resimli kitap da yoktu o yıllarda. Daha çok çizgi romanlar, resimleri siyah beyaz olan kitaplar. Sonra renkli ve detaylı resimleriyle Ayşegül kitapları geldi Türkiye'ye. Heyecanım ve ilgim daha da arttı. Çocukluğum boyunca o resimlere bakarak hayaller kurup saatlerce sayısız resim yapardım. Sordukları zaman da, büyüyünce ressam olacağım derdim. Mimarlık eğitimim sonrası birkaç yıl bir ofiste çalıştım, sonra kızım doğunca işimden ayrıldım. Bu dönem, benim gelecekte ne yapmak istediğimle ilgili kendimi sorguladığım ve kararlar aldığım bir süreç oldu. 1989 yılında Redhouse Yayınevi'nin illüstratör aradığını öğrenerek başvurdum ve Parmak Çocuk kitabını resimleyerek çocuk kitapları alanına geçiş yaptım. Uzun yıllar çok sayıda çocuk kitabı ve dergi resimledim. 1999 yılında, okul öncesi yaş grubuna kavramları anlatan kitaplar hazırladım. Bütün bu birikimler sonrasında ise Günışığı Kitaplığı'nın da beni yüreklendirmesiyle 2005 yılında İstanbul'u anlatan 5 Çocuk 5 İstanbul kitabını yazdım ve resimledim. Kitap sevilince yazmaya devam ettim. Şimdi kendi yazdığım hikayeleri resimliyorum. Kendi yazdığım kitapları resimlemekten büyük tat alıyorum.
2.Çocukların seveceği, ilgilerini çekecek kitaplar yazmak, konular bulmak zor olmuyor mu?
Betül Sayın:
Yazarken çocuklar hangi konuyu daha fazla sever, ilgilerini çeker diye çok fazla düşünmüyorum.Konular ve karakterler kendiliğinden oluşuyor. Birçok şey esin kaynağım olabiliyor. Kendi çocukluğum, kızımı büyütürken yaşadıklarım, doğanın kendisi, çevremde gördüğüm ya da okuduğum herhangi bir şey. Ben severek üretirsem çocuklar da sever, o samimiyeti hisseder diye düşünüyorum. Tabii konu kafamda belirlendikten sonra yaş grubuna uygun bir dille yazmak için çalışmak gerekiyor. Özellikle 3-8 yaş grubuna yazarken onları örseleyecek negatif bir dil kullanmamak; sade, anlaşılır, eğlenceli yazmak gerekiyor. O yaşlar çocukların dünyayı tanımaya başladıkları yaşlar. Ailelerinden, yakın çevrelerinden etkileniyorlar. İşte kitaplar o dönemde ilk kez hayatlarına giriyor ve okuduklarından, izledikleri resimlerden en az diğerleri kadar etkileniyorlar. Bu da yazara ve illüstratöre büyük sorumluluk yüklüyor.
3.Çocuklara kitapları sevdirmek için neler yapılabilir?
Betül Sayın:
Bence kitapları sevdirmek için yaptığımız birçok şeyi bırakmamız gerekiyor. Bütün o yönlendirmelerin, telkinlerin, sevdirmeye çalışmaların, çocukları kitaptan soğuttuğunu düşünüyorum. Çocukları rahat bırakıp istedikleri kitapları seçmelerine ve okumalarına fırsat tanımak gerekiyor. Çocukların birey olduklarını ve çok akıllı varlıklar olduklarını unutmayalım. Seçimlerine saygı duyalım, bırakalım sevdikleri şeyleri okusunlar. Kendi tercihlerine göre belli yazarlara, tarzlara yönelebilirler. Zamanla daha doğru seçimler yapmayı da öğreneceklerdir. Kitaplarla buluşmalarını sağlamak, okumalarını ve hayal güçlerini desteklemek yeterli. Siz okuyan bir ebeveynseniz, birlikte kitaplar okuyorsanız, çocuğunuz da okumayı sevecektir zaten.
4.Çocuk kitapları illa ki çocuklara bir mesaj vermeli mi?
Betül Sayın:
Her kitabın bir mesajı vardır zaten. Bir şey anlatıyordur, bir konusu vardır. İşin ayrım noktası bu anlattığınız şeyi parmak sallamadan, şu bilgiyi öğreteyim kaygısına düşmeden aktarmak. Edebiyatın varoluş nedeni bilgi vermek, sorun çözmek ya da öğretmek değildir. Çocuk kitaplarında da yetişkin kitaplarında olduğu gibi yazar, bir dünya kurar ve okuyucusuyla paylaşır. Pek çok yol kullanarak edebiyatın eğlendiren, düşündüren ve duygulandıran yönlerini kullanarak bir hayal dünyası yaratır. Çocuk okuduklarını kendi hayal dünyasıyla yoğurarak kendi sonuçlarını çıkaracaktır.
5.Bugüne dek çok sayıda çocuk kitabı resimlediniz. En çok resimlemek mi yoksa yazmak mı ağır basıyor?
Betül Sayın:
Resimlemeyi çok seviyorum. Yazarlığımı da beslediğini düşünüyorum. Eğer illüstratör olmasaydım yazamazdım herhalde. Çünkü yaratı sürecinde zihnimde ilk olarak resimler oluşuyor. Karakterler, o karakterlerin yaşadığı ortam, kullanacağım renkler beliriyor ve benimle birlikte yaşamaya başlıyor. Sonra o zihnimdeki imgeler bana hikayeyi yazdırıyor. Yazarken de bir an önce resimlemeye başlamak için sabırsızlanıyorum.
Gönderen
Unknown
zaman:
12:00
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Güzel bir röportaj olmuş.Tebrik ederim.Bende bloguma beklerim. Üzerinde çalışıyorum hala :)
http://icimdenngeldi.blogspot.com/ :) :) beklerim.
MUTLU YILLAR :)
Röportasja bayıldım, blogunda süpermiş benimknie de beklerim. :D
Yorum Gönder