Günışığı
Kitaplığı tarafından 1 Mart’ta yedincisi düzenlenen Eğitimde Edebiyat Semineri,
katılımcıların yoğun ilgisiyle gerçekleşti. Yurdun dört yanından gelen 360
eğitimcinin katıldığı seminere, ünlü yazar Brigitte Labbé’nin konuşması
damgasını vurdu.
Tüm
dünyada 3 milyona, Türkiye’de 700 bine yakın satış rakamıyla fenomen haline
gelen “Çıtır Çıtır Felsefe” dizisinin yaratıcısı Brigitte Labbé’nin kapanış
konuşmasının damgasını vurduğu 7. Eğitimde Edebiyat Semineri, 1 Mart 2014
Cumartesi günü Özel Şişli Terakki Ortaokulu’nun katkılarıyla gerçekleşti. Çağdaş
çocuk ve gençlik edebiyatının uzman yayınevi Günışığı Kitaplığı’nın düzenlediği
seminere öğretmen, kütüphaneci, akademisyen ve eğitim
yöneticileri yoğun ilgi gösterdi.
“Çıtır
Çıtır Felsefe” dizisinin Türkçe’ye çevrilen 25. kitabı onuruna İstanbul’da
eğitimcilerle buluşan ve bir hafta boyunca da çocuklarla İstanbul’un farklı
semtlerinde bir araya gelecek olan Fransız yazar Brigitte Labbé konuşmasında, “Demokrasinin en önemli koşulu uyanık
vatandaşlardır,” diyerek tüm dünyada demokrasinin tehdit altında olduğunu
vurguladı. Çocuklara neyin iyi, neyin kötü olduğunu dikte edersek, düşünmelerine
izin vermemiş olacağımızı, yani onları insanlıktan çıkaracağımızın altını çizdi.
“Küçük yaştan sorgulama başlamazsa, düşünmelerine eşlik edilmezse, onları kendi
ellerimizle, dışarıdan manipülasyona açık bireyler haline getiririz. Bir siyasi
liderin, bir şirket patronunun ya da bir dini liderin rahatlıkla
yönlendirebileceği kişilere dönüşürler,” ifadelerini kullandı.
Yazar
Mine Soysal ve eğitimci Mehmet Aksoy’un, eğitimin edebiyatla
temas ettiği pek çok ayrıntıyı irdeleyerek “eğitimin edebiyat karnesi”ni değerlendirdikleri
tartışmada, 100 Temel Eser ve çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatı önemli
konulardan biri oldu. Onuncu yılına giren 100 temel eserin müfredattan
çıkarılması talebini dile getiren Mine Soysal, çocuğun zamanı geldiğinde
keyifle okuyacağı bir metinle çok erken yaşta karşılaşması sonucu küçücük
edebiyat hevesinin de kırıldığını ifade etti. Edebiyatın amacının, çocuğu istediğimiz
gibi biçimlendirmek ve metnin belli bir şeye hizmet etmesini sağlamak mı, yoksa çocuğa edebiyatı sevdirmek mi olduğu
sorusundan yola çıkan Soysal ve Aksoy, çağdaş çocuk edebiyatının da klasikler
kadar bilinmesi gerektiğinin altını çizdiler; eğitimcinin çağdaş edebiyatı
okumak zorunda olduğunu dile getirdiler. Sansürün gündelik yaşamlara kadar
sızdığı, ebeveynlerin öğretmenleri, okulları sıkça şikâyet ettiği günümüzde,
öğretmenin “yanlış yaparsam soruşturmaya uğrarım” korkusunu fazlaca
hissettiğine de dikkat çekildi.
Şair,
yazar, yayıncı Turgay Fişekçi konuşmasında,
eğitimin bilgi vermekten çok insanların duygularının eğitilmesi olduğunu
söyledi. “Bir yazarın yapıtı, eserleridir,” diyen Fişekçi, “Öğretmenlerin eserleri
de öğrencileridir,” ifadesini kullandı.
Türkçe
eğitim uzmanı Doç. Dr. Nermin Yazıcı,
eğitimi, bireye gelişebileceği kategorilerde incelik kazandırma sanatı olarak
tanımladı. Yazıcı, soru sormanın edebiyat eğitiminin temelinde olduğunu ve
çocuğun elinden edebiyatı almanın, onun hayatını çalmak olduğuna inandığını sözlerine
ekledi.
Prof. Dr. Bülent
Yılmaz
ise konuşmasında öğrenciyi içinde bulunduğumuz karmaşık yaşama yalnızca bir
kişinin hazırlamasının mümkün olmadığını, bu nedenle de eğitimcinin ve
kütüphanecinin işbirliğinin eğitimde büyük farklar yaratacağının altını çizdi.
Konuşmacıların
yanı sıra öğretmenler de öğrencileriyle gerçekleştirdikleri yaratıcı okuma
uygulamalarını meslektaşlarıyla paylaştılar.
İlerici
söylemiyle katılımcılara yeni düşünceler, çağdaş yaklaşımlar ve yöntemler sunan
organizasyon, 2014-2015 öğretim yılında düzenlenecek sekizinci seminerde, edebiyatın
ve özgür düşüncenin yüceldiği günlerde buluşmak umuduyla sonlandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder